Ayşe Saliha Emon

“İnsan önce kendine bakmalı” diyoruz ya hani. Hah, işte son zamanlarda bu olayı biraz yanlış anladığımızı düşünmeye başladım. Sebebi, bir kaç muhtelif meclisde, eş dostla muhabbet ederken konuştuğumuz meselenin dönüp dolaşıp geldiği nokta.

Şöyle ki, ne zaman çağdaşımız bir münevverin, mütefekkirin yazısından, konuşmasından alıntı yapılsa, ya da irfan sahibi bir kişinin sözü paylaşılsa; olayı bambaşka bir boyuta taşıyan bazı konuşmalar ortada fink atmaya başlıyor.

“Amaan biz onun oğlunu/kızını /biraderini/eniştesini/kayınçosunu… da biliyoruz.”

“Sen öyle diyorsun ama onun eşi/bacısı/torunu/baldızı/eltisi… de şöyle yapıyor.” Yani muhabbete turp suyu sıkmak böyle bir şey sanıyorum. Sonrası malum, asıl mesele arada kaynayıp gidiyor. Edilen gıybetin belki de iftiranın ağırlığı, omuzlara yük, kalplere pas, vebal…

***

“Öğretmenim bu bilgi bizim gerçek hayatta ne işimize yarayacak?” der gibi başlayalım.

Düşünelim: Acep bu bilgi bizim ne işimize yarar?

***

İşte o önce kendi kocasına baksın. O böyle diyor ama bir de torununa bak…cıkcıkcık… Niye dinleyelim ki şimdi biz onu, kızı şöyle şöyle yaparken… Kardeşi böyleyken, ne haddine iyiliği, doğruluğu, güzelliği anlatması… Gitsin lafını geçiremediği her kimse onunla ilgilensin… Bacanağının yaptığı şeyi savunmuyor olabilir ama olsun hata hatadır…cıkcıkcık… İmtihanım ağır demiyor hâlâ insanlara bir yol gösterme çabası…cıkcıkcık… Sonra onun görümcesinin kızı var ya…cıkcıkcık…

Dur! Ne dedim ben az önce? Görümce. Yok, o değil. Evet evet, imtihan.

İnsanlar imtihan olur, oluyor. Olmayan var mı?

Şimdi hazır düşünüyorken, aşk ile bir daha:

Üzerimize vazife olmadan öğrendiğimiz, aslını bilerek veya bilmeyerek eleştirdiğimiz şeyler bizi nerelere sürükler?

***

Bundan yüzyıllar, hatta bin yıllar önce her hangi bir günde:

- Ey ahali Nuh (Aleyhisselâm) bizleri imana davet ediyor!

- Aman, o önce kendi oğluna baksın. (Hâşâ!)

Aynı şekilde, Peygamber Efendimiz (s.a.v) insanları İslâm`a çağırıyor:

- Ebu Talip iman etti mi?

- Etmedi

- ………(Hâşâ!)

Estağfirullah!

Sanırım örneklerim biraz uç oldu biliyorum, ama tamamen ipin ucunu kaçırmamak adına…

- Zeynel amca hayırlı cumalar, ne diyeceğim bizim imamın oğlunu/kızını duydun mu?

- Asıl sen hutbeyi duydun mu?

- …!


GENÇ'ın Yazısı.