Ayşe Saliha Emon

Günümüzde suyu çıkartılmış bir alan da kişisel gelişim. Son on beş-yirmi senede yüzlerce farklı versiyonda ‘Mutlu olmanın bilmem kaç yolu’ temalı pek çok kitap basıldı, basılıyor, daha da basılır. Çünkü okunuyor.

Bu tür konuların tıklanma oranı, internet algoritmalarına göre hatırı sayılır bir seviyede olmalı ki, oku(ya)mayanlar için videoları da mevcut. Hatta tweetleri, capsleri, artık başka ne çeşit ileti biçimi varsa onlar da bin beş yüz ayrı meşrep seçeneğiyle de cebimizde.

Okunmasına da izlenmesine de lafım yok esasında, yok da neticesini pek göremiyoruz gibi sanki.

Tamam, kimse etrafta dağlar kızı Heidi gibi hoplaya zıplaya neşe içinde dolaşsın demiyorum. Zaten öyle olsa, o da pek hayra alâmet sayılmaz. Ama sanki biraz asık suratlı bir toplum olduk. Üstelik mutlu olmanın 9876543 yolunu bilmemize rağmen.

Yoksa, israf edercesine kullandığımız ‘smiley face’ler yüzümüzden tebessümlerimizi mi çaldı?

Kişisel gelişim diye başladık oradan devam edelim. Dale Carnegie, kimilerine göre kişisel gelişimin babası kabul edilir. Doğumuna vesile olduğu şeyin şu zamandaki halini görseydi kafasını taşlara vurur muydu bilemiyoruz. Lâkin onun 1936’da söylediği güzel bir söz var:

“Gülümseyin, yalnız fotoğraf çekinirken değil, çekerken de gülümseyin.”

Birbirlerine kahkaha emojileri atıp, yüz ifadesinde hiçbir değişiklik olmayan insanlar görünce bu söz geliyor aklıma.

Şöyle söylemek geliyor içimden: Sadece atılan sarı kafalar değil, onu atan da tebessüm etsin.

Hatta mümkünse, sarı surat üzgünse, kişi gerçekten üzülmüş olsun; ağlıyorsa ağlamış. Kızgın kırmızı kafaysa ekrandaki, kızsın kişi gerçekten kızılacak bir şey var ise. Kahkaha atıyorsa sarı oğlan, o da artık sağına soluna bakıp duruma göre hareket etsin, mesuliyeti bana yazılmasın aman. Ya da bu duyguların hiçbiri hissedilmiyorsa emojiler duygularımızı sömürmesin.

Biraz daha örneklendirme yaparsam ifade olarak değil, gerçekten ağlamaya başlayacağım.

- Niye ağlıyorsun?

- Sarı kafalara

- Niye?

- Çok sahteler

- Zaten sanal ortam orası çok da şey yapma

- Hüüüüüü

Şaka bir yana, sanal mutluluk kodlamaları sanaldan öteye geçemiyor galiba. En iyisi, gerçek dünyada bu konuya emek veren, hakiki insanları takip etmek. Ayrıca sahici bir ‘smiley’in yani tebessümün kalplere şifa olduğu gerçeğini de unutmamak gerek.

Resulullah (s.a.v.) ‘Tebessüm sadakadır’ buyuruyor. Az sadaka çok belâyı def eder. Mütebessim çehrelerimizin, içimizde hızla yayılan mutsuzluk ve umutsuzluk belâsını kalplerimizden def etmesi duası ile.


GENÇ'ın Yazısı.