Esad Mücahit Eskimez

Kültürlerarası İletişim Kulübü, Kadıköy AİHL öğrenci ve öğretmenlerinin gayretleriyle oluşmuş, güzel niyetlerin güzel amellere dönüştüğü bir öğrenci kulübü. Henüz lise sıralarında olmalarına rağmen, öğrendikleri İngilizce ve İspanyolca ile tabiri caizse “cami gönüllüsü” olarak turistlere İslam’ı ve medeniyetimizi anlatmaya gayret ediyorlar. Onların bu faaliyetlerini ve bu çalışma esnasında karşılaştıkları Perulu Beatriz Ortega Viera Hanım’ın Müslüman oluşunu konuştuk.

İlk olarak bu röportajın odak noktası olan kulübünüzün kuruluş hikayesiyle başlayalım dilerseniz.

2017-2018 öğretim yılında henüz okulumuzda böyle bir kulübümüz yoktu. Zafer Hocamız var, Zafer Karagöz. Okula ilk geldiğimde, kendisinin her öğrenci ile tek tek ilgilendiğini gördüm. Zafer Hoca bir gün beni Süleymaniye Camii’ne götürdü. İngilizceye olan yatkınlığımdan dolayı bir denemek istedi sanırım. Orada turistler ile konuşmaya çalıştım ama ilk başta başarılı olamadım. Daha sonra aklıma “Neden sadece ben yapıyorum, başkaları da bu faaliyetin içerisinde yer alsınlar.” düşüncesi geldi. Ne yapsak diye düşünürken de bir kulüp kurma kararı aldık. Zafer Hoca ve ben (Necmettin Çalık) bunun kurucusuyuz.

İlk yıl kendi arkadaşlarımı teşvik etmeye başladım. İstanbul’da İngilizceyi pratik edecek çok ortam olsa da, biz imam hatip öğrencileri olarak bunların hepsini çok verimli ve de uygun bulmuyoruz. Cami ise bunun için çok hoş bir ortam. Hem başka kültürden insanları tanıyabiliyoruz hem de dilimizi geliştirebiliyoruz.

Kulüp kurulduktan sonra hızlı bir rağbet oldu mu?

İlk başta on kişiyi geçmedik, bir yıl boyunca. Bu ilk yılda arkadaşlarımız da tecrübe kazandılar. Daha sonra yeni gelen ve hazırlıkta okuyan arkadaşlarımızı teşvik etmeye başladık. Böylece müthiş bir artış oldu bu işte. Çünkü oraya giden öğrenciler sadece dillerini geliştirmiyorlar, dünyanın her yerinden gelen insanlarla etkileşime giriyorlar. Dışarıdan insanların İslam’a bakışı nasıl onu öğrenebiliyoruz. Onlara asıl gerçek olanı anlatabiliyoruz. Bunların hepsine ek olarak da orada bizlere yöneltilen sorular içerisinde cevabını bilmediklerimizin peşine düşüyoruz ve bu durum yeni şeyler öğrenmemiz için güzel bir vesile oluyor.

Küçük sınıflar daha mı çok ilgileniyor faaliyetlerinizle?

Şu an yeni gelen arkadaşlar özellikle çok fazla rağbet ediyorlar. Burada dil sınıfına başlıyorlar çünkü, bu da onlar açısından ekstra avantaj sağlıyor.

Kulüp üyelerinden birisi sahaya indi, Süleymaniye Camii’nde gönüllü olarak turistlere İslam’ı anlatıyor. Bu esnada turiste karşı nasıl bir yaklaşım sergiliyor? Nelere değiniyor ya da tam aksi olarak nelerden imtina ediyor?

Bu aslında doğal gelişen bir süreç. Biz ilk gittiğimizde sayıca çok değildik. Çoğu zaman on kişi bile olmuyorduk. İlerleyen zamanda bu faaliyet kurumsallaşınca ve giderek itibar kazanınca sayımız da artmaya başladı. Açıkçası deneme yanılma da bu işte fazlasıyla etkili. Biz camilere bu maksatla gittiğimizde orada senelerdir gönüllü olarak turistlere İslam’ı anlatan insanları tanıdık. Kimisi işinden kimisi de okulundan artan vakitlerini orada değerlendiriyordu. İlk zamanlar biz de onların yanlarında durarak bu iş nasıl oluyor diye dikkatle gözlemlemeye başladık.

Peki ya sonra?

Her şeyi de gözlemleyerek öğrenemiyorsunuz. Orada geçirdiğiniz zaman belli ve her insan biricik. Herkesin kafasında farklı sorular oluyor. Onun için de denemek önem kazanıyor. Turistler tarafından çok sorulan sorulardan birisi şu örneğin: “Kadınlar neden başörtüsü takıyor?” Bu konu tam olarak şöyle anlatılmalı diye bir metot yok. Burada bizlere böyle bir soruda nasıl hareket ediyorsunuz diye sorarsanız, kişi sayımız kadar farklı cevap almanız muhtemel.

Bir turistle ilk iletişim nasıl başlıyor camide?

Genelde zahiri bir sebep ile başlıyor bu süreç. Caminin içerisinde gördükleri üzerine yahut giriş çıkış ile ilgili bir yön bulma sorusu olabiliyor. Çoğu zaman o tek cümlelik iletişim ile de kalabiliyoruz.

Şöyle anlar da yaşadık, turistin birisi ile sohbetimiz saatlerce sürmüştü. Akşam olduğunda da biz hâlâ Yavuz ve Şah İsmail konusunu konuşuyorduk. Böyle anların fazlasıyla nadir olduğunu söylememiz gerekir.

Biz her şeyden önce şunun farkındayız; gayret bizden, hidayet Allah’tan. Bizim ufak bir gülümsememiz bile kim bilir nelere vesile olacak. Bunu bilmiyoruz, sadece orada vitrinde olduğumuzun da farkında olarak elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.

Perulu Beatriz Ortega Viera Müslüman Oldu!

Batuhan’ın konuştuğu turistlerden bir isim, Perulu Beatriz Ortega Viera Hanımefendi yakın zamanda İslamiyet ile şereflendi. Bu güzel haberin ayrıntılarını merak ediyor birçok insan.

Beatriz Hanım ile ilk karşılaşmamız ve sohbetimiz, kendisinin ana dilinin İspanyolca olması vesilesiyle gerçekleşti. Ben İspanyolca eğitim aldığımdan ötürü, arkadaşlar da Beatriz Hanımefendi’yi bana yönlendirdiler. Kendisinin uçağı vardı o gün, vakti de oldukça dardı fakat gitmeden boğaz turu da yapmak istiyordu. Bizim de çıkmamıza bir saat vardı, o yüzden “Eğer bizimle gelirseniz biz de size eşlik ederiz ve oradan da siz havaalanına gitmek üzere ayrılırsınız” dedik. Bu süre zarfında uzun uzadıya sohbet etme şansımız oldu. Kendisi Türkiye’den önce dünya kupasını takip etmek üzere Rusya gitmiş ve ardından Mısır’da bulunmuş. En sonunda ise Türkiye’ye gelmiş.

Bizlere özellikle anlattığı şey, Müslüman ülkelerde halkın yardımcı olmak adına çoğu zaman ciddi derecede gayret etmesi oldu. Malum birçok ülkede İspanyolca bilen bulmak kolay bir şey değil fakat buna rağmen halk “Google Translate” kullanarak bile olsa yardım etmekten geri durmamış. Bizim bunları konuştuğumuz sırada ikindi ezanı okunuyordu. Ben de bu sesi duyduğunda ne hissettiğini sordum kendisine. Beatriz Hanım bu sesi duyduğunda huzurlu hissettiğini, çok hoş olduğunu söyledi. Tabi o an bir melodiden fazla anlam ifade etmiyordu belki de ona.

O havaalanına gitmek için ayrıldıktan sonra ben de eve döndüm ve kendisini aradım. Havaalanına ulaştığını söyledi ve çokça teşekkür etti yardımlarımız için.

Peru’ya döndükten sonra da iletişimimiz devam etti. Kendisi ülkesinde bulunan bir mescide gitmeye başladı o sıra. Bu mescit hem Arapça eğitim hem de din hizmetleri veriyor. Mescitte bir de Türk görevli var, Beatriz Hanım da Türkiye’de yaşadıklarını onunla paylaşıyor. Oradaki Türk görevli ile beraber bir video çekiyorlar teşekkür etmek maksadıyla. Bu videodan sonra ben oradaki görevliler ile de iletişim kurdum.

Beatriz Hanım’ın yaşı itibariyle internetle arası çok iyi olmadığı için sık sık konuşmamız mümkün olmadı o süreçte. Mescitte kendisine İspanyolca Kur’an-ı Kerim hediye etmişler. İçerisinde bahsedilen mucizeler de onu ayrıca şaşırtmış.

İlerleyen zamanlarda mescide geliş gidişleri arttıkça kalbi de İslamiyet’e ısınmaya başlamış. Ve en sonki mescit ziyaretinde kararını vermiş olarak oraya gidiyor ve kelime-i şehadet getirerek Müslüman oluyor elhamdülillah. Kolektif bir çalışma çok hayırlı bir sonuca ulaştırdı bizleri.


GENÇ'ın Yazısı.