“Ben evladımı şen şatır severim” demiş bir Allah dostu. Biz de şen, şatır, coşkulu gençleri seviyoruz. İçi geçmiş, ölgün, üşengeçlerle işimiz yok bizim. Aslında böyleleri ile kimsenin işi yok. Kim ki şendir, neşelidir, coşkuludur, o bir tür insan mıknatısına dönüşüyor. Hiç kimse ölgün birisinin peşinden gitmek istemiyor. Herkes hareketi, coşkuyu, heyecanı takip ediyor. Çünkü hareket nerede ise bereket orada. Cansız varlıklar bile içten içe kaynıyor. Hepsinden öte bizi yaratan Rabbimiz her an bir işte olduğunu ifade ediyor. Biz canlı, neşeli, bir işten yorulduğunda diğerine koşanları seviyoruz. Yazımızda, sözümüzde bunu yansıtmaya çalışıyoruz. Bizi seviyorsanız, sizde bizden bir şey var, bizde de sizden bir şey, buna emin olun. Hatta ne biliyor musunuz? Biz sizinle akrabayız. Ruh akrabası… Muhtemelen ilk yaratıldığımızda çok yakın yerlerde bulunduk sizinle…

***

Bu ay kapağımızda irade konusu var. Hepimizin derdi irademize sahip olamamak değil mi? En büyük imkanımız ve gücümüz irademiz, diğer yaratılmışlara nazaran çok zayıfız aslında. Onu kullanabildiğimiz takdirde yücelerin yücesine çıkabileceğiz. Toz kanatlı kelebeğin dağları sırtlanması ancak irade ile mümkün. Mehmet Dinç ve Taha Süren farklı açılardan irade konusunu işlediler. Duamız çoğunluğun irade fakiri olduğu şu zamanda iradelerimizin efendileri olarak zenginleşmektir.

***

Geçtiğimiz ay Ankara’daydık. Muradiye Okulları’nın dört ayrı biriminde coşkulu şölenler gerçekleştirdik. Kendi içimizden çıkan kardeşlerimizle ürettiğimiz bir muhtevanın, GENÇ’i seven ve GENÇ’in gözünün ışıdığı yerle gözü ışıyan kardeşlerimiz tarafından beğenilmesi, beğenilmek ne kelime, bir muhabbet seli ile karşılanması bizi ne kadar memnun etti, bilemezsiniz. Muradiyelere gönülden teşekkür ediyoruz. Biz şölen yapmaya devam edeceğiz. Çünkü şölenler hayat gibi, bazen hüzünlendiğimiz, bazen neşelendiğimiz, ama hep kendimizi bulduğumuz vakitler. Bu vakitleri diğer vakitlerden ayıran ise bir muhabbet ikliminde ruhlarımızın ve gönüllerimizin yıkanmasına vesile olmasıdır. Biz şölenlerde coşuyoruz, ama bu coşma arkasında kocaman boşluklar bırakan gelgeç coşkulara benzemiyor, çünkü inanıyoruz ki bizim coşkularımız ebedi gençliğe akrabadır.

***

Abone kampanyamız devam ediyor. Hadi biraz gayret desek çok mu şey istemiş oluruz? Biz bir güzelliği tatmanın şükrünün o güzelliği paylaşmak olduğuna inanıyoruz. GENÇ’te yaşadığımız güzellikleri diğer ruh akrabalarınızla paylaşabilir, böylece ummadığınız yerlerden ummadığınız kazançlar elde edebilirsiniz. Biliyorsunuz güzellikler paylaşıldıkça artar. GENÇ’i paylaştığınız her bir arkadaşınız sizin de bizim de o arkadaşınızın da güzelliğinin artmasına vesile olacak. Bu ne güzelliktir böyle…

Gelecek sayıda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.