Allah nasip etti, Üsküdar’da çok güzel insanlar tanıdım. Üsküdar’a yakışan insanlar… Kasap Mehmet abi, onlardan biri. Hoşsohbet ve babacan bir zat. Cömert. İki senedir görüşüyoruz ara ara. Selam verip dükkanına giriyorum, bir-iki güzel kelam dinleyip müsaade istiyorum. Çoğu zaman şu sözü tekrar eder: “Her doğan ölür, her yeni eskir, beklenen gelir.”

Bir de şu var: Dükkanında, tezgahın arka tarafında, büyük bir camın üzerine yazılmış, duygu dolu bir yazı var. Her gittiğimde okuyorum. Üsküdar’ın o eski ve güzel havasını içimize çekmemize vesile olan, günden güne daha da değerlenen bir yazı…

Bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü bu yazı gün geçtikçe daha da anlamlı hâle geliyor, bu toprakların asıl ve asil duygularına tercüman oluyor…

“Eski Üsküdar… Az sayıda dükkanın kalbinde, hâlâ var olan gerçek Üsküdar. Esnafın sözü senetti bu sokaklarda. Allah’ın izni, Peygamberin kavli, esnafın şehadetiyle kesilirdi sözler. Yılmaz Efendi’ye alışveriş olsun diye gelinmezdi. Sohbet için, dostluk için, bereket için gelinirdi. Bazen de kırk yıl hatırı olan bir fincan kahve için. Ferhunde hanımlar yaşardı Üsküdar’da… Güzel insanlar güzel insanlarla tanışır, kalpleriyle konuşur, dertlerini paylaşırdı. Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri dışında pek azı kaldı hayatta. Ama kalanlar hep dost kaldı. Kasabın oğlu kasap oldu. Dostunun dostu dost kaldı. Üsküdar aşkı hiç bitmesin derdi eskiler. Hiç bitmedi zaten. Bitseydi kalır mıydı bu dükkan… Yazılır mıydı bütün bunlar…”


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.