İnsanlar üzerinde etkili olmanın en önemli vasıtaları, söz ve davranışlardır. Söz ve davranışlara güçlü bir heyecan yüklenmemişse, etkili olmaları zordur. Samimi bir yürekle beslenmeyen sözler, kabuktan ibarettir. Bu nevi sözler çoğu zaman yapıcı ve onarıcı değil; yıkıcı ve yıpratıcıdır. Söze enerji ve dirilik veren sır, gönülden kaynamış olmasıdır.

1982 yılı... Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu`nda 2. sınıf öğrencileri Türkiye Ekonomisi dersinin hocasını bekliyor.

Sınıf, öğrencilerin gürültü patırtısıyla sallanırken sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. İçeriye kızgın bir bakış atıp kürsüye geçiyor. Tebeşirle tahtaya kocaman (1) rakamı yazıyor.

"Bakın" diyor. "Bu kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey..."

Sonra (l)`in yanına bir (0) koyuyor:

"Bu, başarıdır. Başarı (1) `i (10) yapar."

Bir (0) daha...

"Bu, tecrübedir. (10) iken (100) olursunuz."

Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor: Yetenek... Disiplin... Sevgi...

Eklenen her yeni (O)`ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca...

Sonra eline silgiyi alıp en baştaki (l)`i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor. Ve hoca yorumu patlatıyor: "Kişiliğiniz yoksa öbürleri hiçtir!"

Sınıf mesajı alıp sessizliğe gömülüyor. (Asım Yıldırım, Bir Yudum Hikaye, sh. 93, İstanbul-2005).

"Şahsiyet Dili"mizi oluşturan temel dinamiklerin farkında olmak ve bu dinamiklerin gelişmesine öncelikli olarak odaklanmak, kendimize yapacağımız en büyük yatırım olacaktır. İşte bu yazı dizisinde bu temel dinamikler üzerinde ayrı ayrı durulacaktır.

Samimiyet, halk nazarında "şahsiyet dili"nin vazgeçilmez bir esası olduğu gibi Hak katında da âdeta bir kulluk kalite belgesidir. Dinin en önemli gayelerinden biri, samimi bir insan tipi ortaya çıkarmaktır. Allah Resülü -sallallahu aleyhi ve selem- bir gün üç kez peş peşe şöyle buyurur: -Din samimi olmaktır, din samimi olmaktır, din samimi olmaktır.

"Şahsiyet Dili"mizin gelişim seyrinde ilk durağımız "samimiyet"tir. Kendi nefsi adına gizli bir çıkar hesabı olmaksızın, hasbî bir ruhla candan İlişkiler geliştirmenin adı olan samimiyet, kişiliğimize kalite özsuyu veren en önemli iksirlerden biridir. Samimi olmak;

1. Kendi iç bütünlüğümüzün ve kendimize karşı dürüst olmamızın zaruri bir gereğidir. İçi dışı bir olmak, olduğu gibi görünmek ya da göründüğü gibi olmak, kişinin özgüvenini sağlam bir zemine oturtur. Samimiyetten yoksun kişilikler, çoğu zaman maskeyle dolaşan ve kendileriyle barışık olmayan huzursuz tiplerdir. Böyleleri hiçbir zaman kendileri olamazlar. Dini literatürde bu nevi kimselere ikiyüzlü anlamında "münafık" adı verilir. Kur`ân-ı Kerim bu gibi kimselerin tipik özelliklerinden sıkça bahseder; Mesela, menfaatleri adına içinde bulundukları her bir gruba "biz sizinle beraberiz, diğerleriyle birlikte görünmemize aldırmayın" derler, "yapılan her toplantı ve konuşmayı aleyhlerinde zannederler", "gizli gizli iş çevirmekten hoşlanırlar", "muhataplarını inandırmak için sık sık yemine başvururlar", "içyapılarındaki eksiklerini kapatmak adına dış görünüşlerine ve konuşmalarına ayrıca bir önem verirler". Bu nevi kimselerin özgüven eksikliği hemen her hareketlerinde hissedilir.

2. Samimiyet, "etkili insan" olmanın vazgeçilmez bir şartıdır. İnsanlar üzerinde etkili olmanın en önemli vasıtaları, söz ve davranışlardır. Söz ve davranışlara güçlü bir heyecan yüklenmemişse, etkili olmaları zordur. Samimi bir yürekle beslenmeyen sözler, kabuktan ibarettir. Bu nevi sözler çoğu zaman yapıcı ve onarıcı değil; yıkıcı ve yıpratıcıdır. Söze enerji ve dirilik veren sır, gönülden kaynamış olmasıdır. Güzel konuşma teknikleri üzerine seminerlere katılmak faydalı ise de, sözün etkili olması için yeterli değildir. Söze samimi ve sıcak bir gönlün eşlik etmesi, hakikatte o söze ruh katar, onu canlandırır ve nihayet etkili kılar. Bu bakımdan başta peygamberler olmak üzere tüm eğitimciler, şahsiyetin teşekkülünde samimiyeti ilk sıraya almışlardır.

Davranışlarda da durum farklı değildir. Samimi olmayan her davranış, yapmacık bir görünüm arz eder. Muhatapta saygı uyandıran ve şahsiyetimizi etkin kılan davranışlar, candan ve gönülden beslenenlerdir. Bunun için etkili bir lider ve etkili bir eğitimci, ancak samimi kimseler arasından çıkar. Samimiyet, muhatapta sevgi, saygı ve takdir hislerini harekete geçirir. Samimiyetten mahrum bir kişiliğe, kişisel gelişim alanında çok sayıda sertifika aldırmak bir çözüm değildir.

3. Samimiyet, güvenilir bir insan olmanın zeminini oluşturur. Aile hayatında, dostluklarda ve iş hayatında güvenilir olmak, ilişkilerin devamı ve derinliği bakımından olmazsa olmaz bir gerekliliktir. İşte bu güven duygusu ancak samimiyet zemininde yeşerebilir. Sözünde ve ilişkilerinde içtenlik bulunmayan samimiyet fukarası zavallılarla, hiçbir kimse yol arkadaşlığı, hayat arkadaşlığı ve iş ortaklığı yapmak istemez. Böylelerinin dâvâ arkadaşlığından ve dostluklarından bahsetmek mümkün değildir. Zira samimiyetten mahrum bir sevgi, gerçekte ruhsuz bir gösteriden ibarettir. Dostluğu geliştirmez; aksine nefrete yol açar.

4. Samimiyet, halk nazarında "şahsiyet dili"nin vazgeçilmez bir esası olduğu gibi Hak katında da âdeta bir kulluk kalite belgesidir. Dinin en önemli gayelerinden biri, samimi bir insan tipi ortaya çıkarmaktır. Allah Resülü -sallallahu aleyhi ve selem- bir gün üç kez peş peşe şöyle buyurur:

-Din samimi olmaktır, din samimi olmaktır, din samimi olmaktır.

Bunun üzerine orada bulunanlar;

-Kime karşı ey Allah`ın elçisi? diye sorarlar. Bunun üzerine Hz. Peygamber şu karşılığı verir:

-Allah`a, O`nun elçisine, kitabına, Müslümanların önderlerine ve hatta tüm inananlara karşı samimi olmaktır. (Buhârî, İman, 42; Müslim, İman, 95)

Kulun Allah`a karşı samimi olmasını ifade eden Kur`ânî kavram "ihlas"tır. İhlas yapılan amellerin gösterişten ve nefsânî hesaplardan arınmış olmasını ifade eder. Amellerin Hak katında makbuliyetinin olmazsa olmaz en önemli şartlarından birisi o amelin ihlasla yapılmış olmasıdır. İbadette samimiyet yoksa, o ibadet, kuru bir yorgunluktur ve hatta bazen sahibi için bir vebaldir. Zira gösteriş / riyâ, dinde en büyük günahların başında gelen "Allah`a ortak koşma" anlamındaki "şirk"in gizli bir çeşidi olarak kabul edilmiştir.

Yüce Allah, samimiyetle başlanılan her söz ve işe bereket lütfediyor. Bilgi birikimi ve diğer imkânları yeterli olmadığı halde, samimiyetle bir hizmete niyet eden insanların nice büyük eserlere imza attıklarını hepimiz görmüş ya da duymuşuzdur. Samimiyetin tesirli olması, din, dil ve ırka bağlı değildir. Her kimde bundan bir nasip varsa, onun gönlünden, elinden, dilinden ve gözünden muhatapları etki altına alan bir enerji çıkar. Bu enerjinin pozitif ya da negatif oluşu, sahibinin niyetine göredir.

"Şahsiyet Dili"nin bu dinamiğini, pozitif bir enerji olarak kişiliğimize katmak için;

1. Samimiyetin önemine inanmak,

2. Samimi olmaya ciddi bir karar vermek,

3. Basit hesaplar peşinde koşmamak,

4. İnsanların rızasını değil, Hakk`ın rızasını her şeyin önünde tutmak,

5. Samimiyet ve ihlas vermesi için Yüce Rabbe duaya yönelmek, gerekecektir.


Adem Ergül 'ın Yazısı.