Mustafa Annaç

16 gün ara ile karşılaştığım iki olay beni çok düşündürdü. Ya ben çok talihliydim (!) ya da birileri sıkı çalışıyordu.

Tarih: 30.11.2006. Evimden ayrılıp işyerime doğru giderken mutadım üzere kullandığım üçüncü vasıta olan Kabataş-Zeytinburnu tramvayındayım. Gazetemi okuyorum. Bir ara, mütebessim bir beyin bakışlarını fark ediyorum. Elimdeki gazetede okuduğum makalenin başlığına bakarak gülümsüyor. Bir süre sonra da dayanamayarak söze giriyor. Böylece de oluşturmak istediği diyaloga başlama imkanı buluyor.

- “Hayrola, Yazar Mekke’ye mi hicret etmemizi istiyor?”

Yazar bir ekonomi doktoru. Yazısının konusu Türkiye’deki ekonomik şartların zorlaşması sebebiyle, Türk iş adamlarının yurt dışına açılmaları, bunun için de daha cesur olmaları gerekliliği üzerine.

Fakat soruyu soran kişi “ İşadamlarına Hicret çağrısı” isimli makaleyi Mekke’ye hicret çağrısı olarak algılamıştı. Belki de önemli olan konuya girmekti.

Bu soruya makalenin içeriği ile verdiğim kısa cevabın akabinde inmem gereken durağı belirtip hazırlanırken elime küçük bir dergi tutuşturdu: “Gözcü Kulesi”

İlk görüşte bu yayının Yehova Şahitleri’nin bir dergisi olduğu belli oluyordu. Ofiste dergiyi incelediğimde dünyadaki zulümlerin mimarlarının, sonsuz mutluluğa ulaştıran iyilik havarileri olduğunu öğrendim!

Biraz kızgınlık (salyangoz satan birine rastlamaktan ötürü), biraz üzüntü ile çok da önemsemeden bu olayı geçiştirdim.

Tarih : 16.12.2006. Önceki olay üzerinden sadece 16 gün geçmiş. Bu sefer birinci vesait olarak Gebze- Haydarpaşa trenindeyim. Oturma grubunda boşalan bir kişilik yeri 40-45 yaşlarında bir beye ikram ediyorum. İşte bir diyalog fırsatı daha. Teşekkür ile başlayıp komşuyu sevmeye varan, arada Peygamber (SAV) efendimiz ile ilişki kurup aynı yayının komşuluk ilişkileri ile ilgili bir yazısını sunan kısa bir söylev. Gene sadece 1-2 dakikalık bir görüşme ve yeni bir sayı.

Üstelik önceki durumun bir adım daha ötesi.Trende 16-17 yaşlarında bir delikanlı. Onun da ellerine malum dergi tutuşturulmuş.

İşte bu sefer bu durumun geçiştirilmemesi gereken bir konu olduğunu hissettim.

Yehova Şahitleri çalışıyorlar. Hem de mahallemizde salyangoz satmanın acayipliğine aldırmadan canla başla…

İnandıkları dava için kınayanın kınamasına aldırmadan…

Ya biz?


GENÇ'ın Yazısı.