A. Yasin Demirci

 Mescidi Aksa, yeryüzünün en faziletli üç mescidden biri... İlk kıblemiz Aksa`mız uzunca bir zamandır tehdit altında bulunuyor. İsrail, “arkeolojik kazı”, “Yahudi eserlerini ortaya çıkarmak” gibi kılıflarla Mescid-i Aksa`nın temelleri altında boşluklar oluşturarak mescidin kendiliğinden yıkılmasına neden olacak zemini hazırlıyor.

Hedefleri de Mescidi Aksa`nın yerinde kurulu olduğunu iddia ettikleri Süleyman Heykeli, diğer adıyla Siyon Mabedi adını verdikleri mabedi inşa etmek. Bugün İsrail yönetimi kazıların amacının kutsal mekanlara zarar vermek olmadığını söylese de İsraillerin bu konudaki hedefleri gizli saklı bir şey değil. Örneğin hahambaşı Mordohay Elyahu bu konudaki niyetlerini şu şekilde dile getirmişti: "Biz bu camiyi yıkmak, onu buradan tamamen silmek ve yerine Süleyman Heykeli`ni inşa etmek istiyoruz." Haham Meir Kahane de İsrail parlamentosu üyeliğine seçildiğinde, Süleyman Heykeli tepesinde yahudilerin ibadetlerine başlık etmek ve Mescidi Aksa ile Kubbetu`s-Sahra`nın yıkılması için mümkün olan her yola başvuracağı üzere yemin etmişti. Haham Şalom Harokohin de: "Diasporadaki yahudilerin bir araya gelmelerinin en önemli sebebi Siyon mabedinin yeniden inşasıdır" demişti.

Siyon Mabedi`nin ihyası sadece fanatik yahudilerin hayali değil. Sağcısından solcusuna, hahamından, laik olanına varıncaya kadar tüm İsrailli`nin arzuladığı bir hayal. “Kudüs`süz bir İsrail, Siyon Mabed`siz bir Kudüs”, İsrailliler için hiçbir anlam ifade etmiyor çünkü. Barış güvercini lâkablı ünlü İsrailli entellektüel Yusa Belin diyor ki:

“Mekke ve Kabe, Müslümanlar için ne anlam ifade ediyorsa Kudüs ve Siyon Mabedi de bütün Yahudiler için onu ifade etmektedir.”

Peki ilk kıblemiz, Mescid-i Aksamız” bizim için ne anlam ifade ediyor? Ne kadar farkındayız bu kutsal mekanın öneminin? Ne kadar farkındayız onun üzerine oynanan oyunların? Onu koruma ve kollama görevinin sadece Filistinlilerin sorumluluğu altında olduğunu mu düşünüyoruz yoksa? Hepsi bir tarafa ne kadar tanıyoruz Mescidi Aksa`mızı? Ayırabiliyor muyuz Mescidi Aksa ile Kubbetüs Sahra”yı?

Mescid-i Aksa: Adı (Mekke`den) "en uzaktaki cami" anlamına gelmektedir. Hz. Ömer tarafından 638`de camiye dönüştürüldü. 1027`de cami şiddetli bir deprem sonucu yıkılınca, 1034`te tekrar yapıldı. Haçlılar tarafından kilise olarak kullanılan yapı, Selahaddin Eyyubi Kudüs`ü aldığında tekrar cami olarak açıldı.

Kubbetü`s-Sahra: Mescid-i Aksa`nın hemen kuzeyinde bulunur. Peygamber Efendimiz`in Mirac`a çıktığı zaman atını bağladığı kayanın ve Hacer-i Muallak diye anılan kayanın üzerini örtecek şekilde inşa edilmiştir. Sahra kelimesi de kaya anlamına gelir ve Kubbetu`s-Sahra isimlendirmesi bu kayaya binaen verilmiştir. 691`de Emevi Halifesi Abdülmelik bin Mervan`ın inşa ettirdiği yapı 1027`deki depremde yıkılınca aynı şekilde yeniden inşa edildi.


GENÇ'ın Yazısı.