Ömer Çelik

Allah, bütün varlıkları yarattı, dünyayı donattı. Güneşi, ayı ve yıldızları ampüller gibi gökyüzüne taktı, kararmış dünyayı aydınlattı. Sayısız nimetlerle dolu bir köşk bina etti. Son olarak seni de yaratıp o eve misafir etti. O evin hizmet edilen, her arzusu yerine getirilen efendisi sen oldun. Dağları, nehirleri ovaları, bitkileri, hayvanları, havası ve suyuyla yeryüzü senin için kesintisiz çalışıyor. Yıldızları, gezegenleri, burçları, gece ve gündüzü, ayı ve güneşiyle gökyüzü de senin emrine verilmiş durumda. Şu âyete kulak vermen sana yeter:

“Allah size istediğiniz her şeyden ikram etti. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız. Ancak insan çok zalim ve çok nankördür” (İbrahim 14/34).

O halde seni yaratan, yaşatan ve sana kesintisiz olarak sayısız nimetler veren Rabbini unutma, her işe başlarken “bismillah” de.

Allah bütün kutsal kitaplarını “bismillâh” ile gönderdi. Kur’an-ı Kerim’i de “bismillâh” diyerek açtı.

“Bismillâh”, “Allah’ın ismi ile” demektir. Yani Allah’ın ismi ile okurum, yazarım, yürürüm, yer içerim. Bütün işlerime Allah ismi ile başlar, onları Allah’ın adına yaparım. Dolayısıyla yaptığım her iş, istisnâsız, Allah’ın emrine ve rızasına uygundur. Zaten Rabbimiz bize bunu emretmiyor mu:

“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi alemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emredildi ve ben müslümanların ilkiyim” (En’am 6/162-163).

O halde sen öyle bir hayat yaşa ki, her bir noktasında, her bir çizgisinde, her bir karesinde ilâhî mührün onayı olsun. Her dâim “Bismillâh” diyerek başlayabileceğin işlerin peşinde ol!

Kardeşim! Nefis ve şeytan gibi iki büyük düşmanla mücadele halindesin. Her an günaha düşme tehlikesiyle karşı karşıyasın. Şunu bil ki, Allah hatrında olduğu sürece günah işlemezsin. Bu sebeple Allah’ı hiç unutma. Onun zikrini dilinden ve kalbinden bırakma. Şüphesiz günaha düştüğün anlar, Allah’ı unuttuğun, O’nun seni görmediğini sandığın, kendini uzaklarda görünmez-bilinmez hissettiğin zamanlardır. Bu noktada Loman Hekim’in oğluna şu tavsiyesi hep kulaklarında çınlasın:

“Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır” (Lokman 31/16).

Sevgili Peygamberimiz buyurur: “Besmele ile başlanmayan her mühim işin sonu eksiktir/hüsrandır.” (Kenzu’l-Ummâl, I, 555)

Besmelede Rabbimizin üç büyük ismi var: Allah, Rahmân ve Rahîm.

Allah, Yüce Rabbimizin en büyük ismidir. Kendisine kulluk edilen en yüce zât, yegâne ilâh, manasındadır. Cenâb-ı Hakk’ın bütün isim ve sıfatlarının hepsi onun içindedir. Rahmân, yaratıklarına rızık veren, onlardan belâ ve âfetleri uzaklaştıran, takvâsı sebebiyle takvâ sâhibinin, günahı sebebiyle günahkârın rızkını artırıp eksiltmeyen, aksine herkese ve herşeye dilediği ölçüde rızık veren, demektir. Rahîm ise acıyan, esirgeyen, istendiğinde veren, istenmediğinde öfkelenendir. Genellikle insanoğlu kendisinden bir şey istendiğinde öfkelenir. Allah Teâlâ ise, istenmediği zaman öfkelenir.

Arifin biri bir kağıda “Bismillahirrahmanirrahim” yazıp bunu kefenine koymalarını vasiyet etmişti. “Bunun sana ne faydası vardır” diye sorduklarında şu cevabı vermiştir: “Kıyamet günü, İlâhî! Sen bize bir kitap gönderdin, başlığını da “Bismillahirrahmanirrahim” koydun. Şimdi Sen de bana Kitab-ı Kerim’inin başlığına ve orada zikrettiğin merhamet vasıflarının gereğine göre muamele et diyeceğim.”


GENÇ'ın Yazısı.