Nedim Kaya

Allah aşkına her gün köşe yazmak kadar tehlikeli bir şey var mı? Nasıl dolacak o kadar 600 kelime her gün. Herkesin Ertuğtul Özkök gibi geniş şarap kültürü, Hıncal abi gibi mekân bilgisi de yok ki arada kaytarsın. En iyisi biraz tatil yapın da en iyi bildiğiniz şeyin etkilerinden Allah bizi korusun.

Ahmet Altan, Ahmet Hakan, Can Dündar, Güneri Civaoğlu, Taha Akyol, Bekir Coşkun, Cüneyt Ülsever, Ertuğrul Özkök, Oktay Ekşi, Mahir Kaynak, Emre Aköz, Erdal Şafak, Ergun Babahan, İsmet Berkan, Yavuz Donat, Yılmaz Özdil, Nazlı Ilıcak, Şamil Tayyar, Ali Bulaç, Ali Bayramoğlu, Ahmet Taşgetiren, Fehmi Koru, Mustafa Karaalioğlu, Ekrem Dumanlı, Etyen Mahçupyan…

Yukarıda adı geçenler ve benzerleri! Kardeşim sizin evde yolunuzu gözleyen bir hanımınız, “baba biz ne zaman diğer insanlar gibi iki gün komplosuz siyasetsiz bir hafta tatil geçireceğiz” diye başınızın etini yiyen evlatlarınız yok mu? Gidin biraz istirahat edin ki biz de rahatımıza bakabilelim. Hazır parti kapatma davası heyecanı bir şekilde yatışmışken, yeni bir türban davası açılmamış, başka bir 367 kararı çıkmamışken bırakın biraz nefes alalım. Nasılsa 3 ekimde başlayacak Ergenekon davası ile birlikte içimiz dışımız siz olacaksınız. Nasılsa memleketimizde ayağa kurşun sıkan bunca müessese varken size daha çok ekmek çıkar. Mübarek Ramazan hatırı için şimdi çekilip istirahatinize bakınız. Bu kadar gerginliğe can mı dayanır?

“Efendim, geriliyorsan okuma” dediğinizi duyar gibiyim. Erkekseniz siz okumayın. Siz her sabah bir gazete almadan durabiliyor musunuz? Gazetenizi açınca gözünüz ilk olarak nereye akar. Siz muhafazakarlar; Bekir Coşkun, Yılmaz Özdil usturuplu mu sövmüş yoksa doğaçlama mı dalmış bakmadan eder misiniz? Diğerleri, eskiden sizin bahçeye akan derin bilgi pınarından bugün karşı tarafa neler damlamış merak etmeden durur musunuz? Merak eder de tartışmaz mısınız? En iyisi siz yazmayın bizde ne yazdınız diye merak etmeyelim. Yoksa siz yazdığınız halde biz ne yazdığınızı merak etmemeye başlarsak o sizin sonunuz olur. Vallahi.

Allah aşkına her gün köşe yazmak kadar tehlikeli bir şey var mı? Nasıl dolacak o kadar 600 kelime her gün. Herkesin Ertuğtul Özkök gibi geniş şarap kültürü, Hıncal abi gibi mekân bilgisi de yok ki arada kaytarsın. En iyisi biraz tatil yapın da en iyi bildiğiniz şeyin etkilerinden Allah bizi korusun. Bakın en dinamik olması gereken Genç Dergisi bile “Tatildeyiz” dedi. Hoş zaten siz ne yazarsanız yazın Türk Gençliği bu ay okuyacağı yazarları çoktan seçti bile. Erman Toroğlu, Rıdvan Dilmen, Ahmet Çakır, Ahmet Çakar, Kazım Kanat, Şansal Büyüka ve türevleri. Olan bizim gibi ne deve ne kuş, ne genç ne ihtiyar grubuna girenlere olacak.

Mehmet Yaşin, sen yazmaya devam edebilirsin. Bu arada tavsiye ettiğin yemekleri ve lezzet duraklarını şehir şehir takip ediyorum. Her şehrin en iyisini yakalayamadığını farketmedim sanma. Ama yakaladıkların arasında fena olanı az. Osman Müftüoğlu, sen yazma canım fazla kilolarımı aklıma getiriyorsun.

Bu arada Ramazan ayı başlıyor. Aslında adeten bizler Ramazan’da ne yapılacağını bayramdan sonra çıkan sayıda yazarız ama ananeyi bozma pahasına bu defa İstanbul’da yaşayanlar veya İstanbul’da bir iki Ramazan gecesi geçirme lüksüne sahip olanlar için erkenden bir iki tavsiye vereyim, belki işinize yarar. Teravihlerden en az birini Sultanahmet birini Eyüp Camii’ne denk getirmek. Eyüp’te mümkünse bir sabah namazı kılmak ta çok huzur verici olacaktır. Pratikte çok farkları yok ama insanda büyük bir camiaya sahip olma hissini güçlendiriyor. Sultanahmet’teki kitap fuarına denk gelirse belki daha avantajlı olur. Dikkat ederseniz “belki” diyorum çünkü fuar eski fuar değil. Teravihten sonra aracı olanlar Kandıra’da bir yoğurt yerlerse bu şöhreti boşuna yakalamadığını göreceklerdir. Kadir gecesini sabaha kadar uyumadan ibadetle geçirmenin ehemmiyetine inanıp ta benim gibi uzun süreler bir yerde duramayanlar için bir tavsiyem var. Arabası olan çılgın bir abi bulalım- bulamayanlar için bendeniz buradayım- o gece İstanbul’daki manevi mekânların bir listesini hazırlayalım. Örneğin az önceki listeye Hırka-ı Şerif, Süleymaniye, Beyazıt ve Fatih camilerini ekleyelim. İftar için Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri, sahur için Feshane’yi belirleyelim. Mümkünse dergimiz yazarlarından Mehmet Emin Kul’u daha geniş bilgi ve daha değişik deneyimler için heyete davet edelim. Adı geçen mekânların hepsinde bir kaç rekat namaz kılıp bir kaç sayfa Kur’an okuyalım. Ve o gece hakikaten sabahlayalım. Hatta bunu Genç Dergi organizasyonunda grup halinde bile yapabiliriz. Ne dersiniz yapalım mı? Bence yapalım.


GENÇ'ın Yazısı.