Haziran 2014 Yazı Atölyesine Gelen En İyi Yazı

Yazı Hakkında Metin Karabaşoğlu`nun Yorumu: Hüsnüzanna gönderilmiş bir mektup kaleme almışsın. Atölyemizde veya atölyemiz dışında ‘mektup’ formatında çokça yazı okudum; ama ‘hüsnüzanna’ yazılmış bir mektup hiç okumadım. En başta, bu buluşun ve özgünlüğün takdire değer. Yaklaşımındaki tutarlılık ve sadelik de. Tereddütsüz, ‘ayın yazısı’ olarak seçiyorum yazını. Gayretle, sabırla devam…

Z. PETUNYA

Sevgili hüsnü zan,

Yorgunsun değil mi? Epey zorladı seni sükût-u hayaller. Örselendin kendini bilmezlerin elinde, inadına dolu tarafından baktın bardağın. Nice imtihanlar verdin yaşama tutunmak adına, yitip gitmemek adına. Sen ki en çok yakışandın Müslümana…

Öyle ya, Müslüman güzel bakmalıydı, olayları güzel yorumlamalıydı. Fahr-î Kâînât Efendimiz, “Hüsnü zannın fevkinde bir ibadetle Cenab-ı Allah’a ibadet olunmamıştır.” buyurmuştu on dört asır evvel. Allah’a ve yarattıklarına hüsnü zan etmek elzemdi her durumda, olmazsa olmazdı.

Ümitvar olmayı emretmişti dinin; Er-Rahman’a sığınırdın. O ki kullarında senin yansımanı, aksetmeni dilemişti; ‘aksini’ değil. Zira senin aksin su-i zandı, bir kimse hakkında kötü düşünmekti, bir çeşit önyargıydı. Rabbin bunu men etmişti, “Ey iman edenler, Su-i zan etmekten kendinizi koruyun! Zannetmenin bazısı günahtır.” buyurmuştu. İnsanın bir Müslüman kardeşini bilip bilmeden, şüphelerinden yola çıkarak itham etmesi –sadece fikir itibariyle de olsa- ne kötüydü! Sen ise methedilendin. Rasûlullâh (s.a.v.), “Hüsnü zan, kulluktaki kemalin eseridir.” buyurmamış mıydı hakkında? Sen güzelliktin, iyiliktin, adı üstünde olandın: ‘hasen’din. Bu yüzden ‘ahsen-i takvim’ olan insanda tecelli ederdin; en çok da kâmil müminleri severdin. Hissedebilene ab-ı hayattı nefesin.

Tüm peygamberler ve onların en Sevgilisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) nice sıkıntılara dûçâr oldular da senden ırak kalmadılar. Hatırla o Taif’te taşlanan Nebî’nin (s.a.v.) sözlerini: “Bilmiyorlar, bilselerdi yapmazlardı.” Bu nasıl bir ince anlayış, nasıl bir merhamet ve nasıl bir sabr-ı cemildi. Sen ey hüsnü zan, İki Cihan Serveri’ndeki (s.a.v.) tecellin ne müthişti!

Sen, en sancılı kâbusları hayra yormaktın. Sen, penceresiz odalarda ışık huzmesi aramaktın. Sen, bataklıklarda menekşeler düşlemektin ve kurak topraklarda cennet meyveleri…

Sevgili hüsnü zan, haydi toparlan! Varsın yanılgıların kat kat artsın; sen her halükarda su-i zandan evlasın. Müslümanlar arasında en mühim bir erdemsin, zaruri bir bağsın. Kardeşin kardeşe düşürüldüğü, kırdırıldığı şu ahir zamanda sana çok ihtiyacımız var; çabuk davran. Sevgili hüsnü zan, kıyamete kadar düşme ümmetin yakasından!


Metin Karabaşoğlu'ın Yazısı.