Bundan birkaç sene önce Amerika’ya dil eğitimi vesilesiyle giden genç bir kardeşimiz, cemaatle namaz kılmak için kıyama durduklarında, dünyanın diğer ülkelerinden Müslüman öğrencilerin kendisine şöyle seslendiklerini belirtmişti:

- İmamlığa sen geç, çünkü Türkiye’den geliyorsun!

Bu teklif ve teşvik, ülkemizin özellikle Müslüman ülkeler nezdinde temsil ettiği “öncülük” pozisyonuyla doğrudan alakalı, bundan şüphemiz yok. Çünkü artık “Türkiye’den olmak”, birçok Müslüman ülke için öncü olmak, önde olmak, önder olmakla aynı manaya geliyor... Bunu bir yere not edin şimdilik, biz devam edelim.

Ekim 2006’da yayın hayatına başlayan dergimiz, 100. sayısına ulaştı. Yaklaşık sekiz buçuk sene önce, bu sayfadan şöyle seslenmiştik sizlere: Bizim, gönlümüzü sürekli genç tutmak, daha da önemlisi ebedi gençliğe ulaşmak gibi bir derdimiz var. Varsa farkımız bu. Bir de şu olabilir: Biz bu derdi seviyoruz. Derdimize “dertdaşlar” arıyor, bir “dert kardeşliği” oluşturmak istiyoruz.

Büyük bir hamd vesilesi olarak ifade etmeliyiz ki, ilk sayımızda dile getirdiğimiz dert çağrısı, şu âna kadar sayısız gönülde makes buldu. “Ümidini kaybetmemiş, gözlerindeki ışıltıyı hep korumuş, biraz muzip, biraz öfkeli, biraz muhalif, biraz ele avuca sığmaz, ama hep heyecanlı, hep dertli, yüreği kocaman, göğsünün orta yerinde atom reaktöründen daha muazzam bir güç taşıdığının farkında ve dahası bunun derdine düşmüş olan” binlerce gençle buluştuk, onlarla birlikte yürümeye devam ediyoruz...

Şimdi, vakit «derdimizi tazeleme» vaktidir. Nur üstüne nur olsun diyerek abdest üstüne abdest aldığımız gibi, bereket üstüne bereket, hizmet üstüne hizmet ve gayret üstüne gayret olsun düşüncesiyle «dert tazelemenin» tam zamanıdır... Yani derdimizi büyütme, derdimizi artırma, dert üstüne dert kuşanma vaktidir. Çünkü “Türkiye’de çıkan” ve 100. sayısına ulaşan GENÇ gibi bir gençlik dergisi ve takipçileri için, iyiliği-güzelliği-hayrı daha da çoğaltma ve “öncü” olma sorumluluğu gün gibi aşikardır. Önde olmanın, öncü olmanın ise mesuliyeti ağırdır, ebediyeti kuşatan ufuklara, sürekli diri kalma iklimine her dem yenilenerek ve dinçleşerek girmemiz gerekiyor, bunun da yolu “derdimizi tazelemekten” geçiyor... Var mısınız?

***

100. sayımızda, birbirinden kıymetli isimlere GENÇ’i sorduk, dergimizle ilgili duygu ve düşüncelerini paylaşmalarını istedik. Derlediğimiz cevapları birkaç açıdan GENÇ’in 100 sayılık karnesi hükmünde sayacaksak eğer, hanemize şükür düştüğünü ifade etmek isteriz. Söylenen tüm güzel sözler, yükümüzü artırdı, gayretlerimizi biledi... Dergimize gösterilen hüsnü teveccühe layık olmaya ve bu teveccühü daha da artırmaya çalışacağız, bundan şüpheniz olmasın...

***

Geçtiğimiz ay Sorumlu Sosyal Medya Seferberliği projemizi Denizli ve Konya’da gerçekleştirdik. Uşak’ta gönüllülüğü konuştuk, Simav’da ve İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde şölenlerimiz oldu, Burdur’da “değişmezsen değiştiremezsin” dedik. Boğaziçi Üniversitesi’nde “sana kampüsü de soracaklar” uyarısında bulunduk. 35. Genç Gönüllüler Buluşmasına ise Konya’daki gönüllüler ev sahipliği yaptı... İyi ki varsınız, gücümüze güç, sesimize ses katıyorsunuz, hepinize yürekten teşekkürü bir borç biliriz...

***

Yeni yılınızı tebrik eder, nice 100. sayılarda görüşmeyi dileriz. Samimi sevginizi ve yürekten dualarınızı üstümüzden eksik etmeyin, olur mu?


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.