DR. EBUBEKİR SİFİL

Gerçek şudur ki, Ehl-i Sünnet dışı kabul ve inançların tervici için veya onların etkisi altında Kur’ân meali ya da tefsiri yazmak, Kur’ân’ı heva ile tefsir etmek/meallendirmek demektir. “Kim Kur’ân’ı şahsî görüşüne göre tefsir ederse ateşteki yerine  hazırlansın” yahut “Kur’ân’ı şahsi görüşüyle tefsir eden kimse isabet etse de hata etmiştir” tarzındaki rivayetlerde yerilen tam da budur.

Ahmed Cevdet Paşa merhum, Fatih dersiâmlarından Osman Râşid Efendi başkanlığındaki ilmî bir heyete  yazdırılıp 1927 yılında neşredilen meal çalışmasını takdim ederken bu farkı fark etmemizi kolaylaştıracak bir noktaya dikkat çekmiştir:

“Kur’ân’ı Kerim’in acızık mezâyâsına (meziyetlerinden az bir kısmına) vakıf olabilmek için lisan-ı Arab’da pek  çok maharet lazımdır. Herkes lisan-ı Arab’da olan meleke ve maharetinin derecesine göre ânın (Kur’ân’ın) zevkine varır. Hakkıyla başka lisana tercemesi ise kabil değildir. Ancak Arapça bilmeyenlere sathîce ma’ânî-i evveliyesini tefhîm (ayetlerin  birincil anlamlarının yüzeysel olarak kavratılabilmesi) için mukaddemâ bazı zevat-ı kiram (daha önce bazı kıymetli zatlar) ânı (Kur’ân’ı) lisan-ı Türkî’ye terceme etmişlerdir…”

Meal üzerinden din tasavvuru oluşturma eylemi ile herkesin müktesebatı ölçüsünde Kur’ân’dan feyizyab olmasına aracılık etmek arasındaki fark bu ifadelerde alabildiğine net bir şekilde kendisini göstermektedir.

Nitekim Mustafa Sabri Efendi merhum da bu noktaya parmak basmış ve mealin Kur’ân gibi  telakki edilerek değil, muhtasar tefsir gibi okunması gerektiğine dikkat çekmiştir.

“Kur’ân’ı şöyle baştan sona bir okuyup Rabbimin bana ne indirdiğini görmek istiyorum” gibi bir maksatla yola çıkan okuyucunun dikkat etmesi gereken birtakım hususlar olduğunu  belirterek bitirelim:

1. Öncelikle Ehl-i Sünnet itikadını sağlam kaynaklardan okuyup eksiksiz öğrenmelidir.

2. Meal yazarının Ehl-i Sünnet olmasına; ayrıca meal yazacak birikim ve ilmî kudrete sahip bulunmasına dikkat etmelidir.

3. Okuduğu metnin  Allah Kelamı değil, meal yazarının Allah Kelamı’ndan anladığı şey olduğunu sürekli hatırda tutmalıdır.

4. Okuduğu metnin, Kur’ân’ın lafız özelliklerini hiç yansıtmadığını, mana özelliklerini ise kısmen yansıttığını bilmelidir.

5. Meal okumalarından elde  edilecek şeyin, Kur’ân’ın muhtevası hakkında sathi bilgi olduğunu, daha fazlası için mutlaka muteber bir tefsiri ciddi biçimde mütalaa etmek gerektiğini asla unutmamalıdır.

Not: Bu yazı Rıhle Dergisi’nin 4. sayısından derlenmiştir.


GENÇ'ın Yazısı.