Bırakın insanlardan size sizi anlatmalarını istemeyi ya da size sizi anlatanlara kulak vermeyi de kendinizi kendinizle en uzun zaman geçiren kişi olarak kendiniz tanımaya, anlamaya çalışın. Aksi halde herkes kendi penceresinden sizi anlatacak ya da genel kalıplar üzerinden sizi kandıracaktır.

İnsan doğasında bulunan bir arzuyla kendini tanımak ve bilmek ister. Doğduğu andan itibaren herkesi ve her şeyi zihninde konumlandırırken kendini de konumlandırır ve genelde bu konumlandırmayı diğer bir çok şeyde olduğu gibi başkalarına bakarak, başkalarını dinleyerek, başkalarına sorarak yapar. Hiç şüphesiz insanın kendine kendi dışından bakıyormuşçasına objektif olarak bakabilmesi zaman, emek ve bilgi isteyen uzun bir süreç gerektiriyor. Sürecin  sonunda gördüğünüzden mutlu olmamanız halinde değiştirmek için mücadele etme mecburiyeti de cabası.

Bu nedenle özellikle gençler genelde bu zorlu sürece girmeyip ya da nasıl gireceklerini bilemeyip kendilerini diğer  insanlardan duymak, öğrenmek isterler. Gençler diyorum çünkü gençlerin kendilerine ve hayata dair halen umutları vardır. Yaşı biraz ileri olanlar ise çoğu zaman yaşadıkları yıllarla birlikte umutlarını da kaybettiklerinden bir süre sonra sadece kendi kalıplarına uyan sözleri duyarlar veya duymak isterler.

Konuyla alakalı yapılmış literatürdeki en önemli ve meşhur çalışma Bertram R. Forer’in 1949  yılında yaptığı çalışmadır. Bu çalışmada Forer psikoloji bölümü  öğrencisi 39 kişiye derste bir kişilik testi uygular. Bir sonraki hafta elinde 39 kapalı zarfla gelir ve herkese kişilik testlerinin sonuçlarını dağıtır. Testlerin sonuçları olarak dağıtılan kağıtta şunlar yazmaktadır:

“Başkalarının sizi beğenmesine, size  hayran olmasına ihtiyaç duyuyorsunuz, ama aynı zamanda kendinize karşı eleştirel olmaya da eğilimlisiniz. Kişiliğinizin bazı zayıf yönleri var ama genelde bunları telafi etmeyi başarıyorsunuz. Kendi yararınıza çevirebileceğiniz halde kullanmadığınız önemli bir kapasiteye sahipsiniz. Dışardan disiplinli ve özgüvenli gözükürken, içten içe kaygılı ve güvensizsiniz. Bazen doğru kararı verip vermediğiniz ya da doğru şeyi yapıp yapmadığınız konusunda kafanızda ciddi şüpheler uyanıyor. Belli bir  miktarda değişiklik ve farklılığı tercih ediyorsunuz; kısıtlamaların, sınırlandırmaların içinde kalmak sizi mutsuz ediyor.

Bağımsız düşünebilen biri olmaktan gurur duyuyorsunuz ve başkalarının iddialarını tatmin edici kanıt olmadan kabul etmiyorsunuz ama kendinizi başkalarına açarken çok açık, çok açık olmayı akıllıca bulmuyorsunuz. Bazen çok sosyal ve dışadönük, bazense içedönük, sakıngan ve çekingensiniz. Bazı büyük hedefleriniz gerçekçi olmaktan çok uzaklar.”

Sonrasında  Forer öğrencilerinden bu açıklamanın kendilerini ne kadar yansıttığını aşağıdaki ifadeleri düşünerek 1’den 5’e dek değerlendirmelerini istemiştir:

1. Beni hiç yansıtmıyor.
2. Beni pek yansıtmıyor.
3. Beni az çok yansıtıyor.
4. Beni biraz yansıtıyor.
5. Beni tamamen yansıtıyor.

Sonuç olarak çıkan ortalama 4.3 tür. Yani öğrencilerin büyük çoğunluğu kişilik testi sonucunun kendilerini neredeyse tamamen yansıttığını hissetmektedir. 39 kişiden sadece 5 kişi 4’ün ve sadece bir kişi 2’nin altında puan vermiştir. Halbuki test  sonucu olarak verilen metni Forer o gün yayınlanan bir gazetenin astroloji sütunundan almıştır. Sonraki yıllarda bu test defalarca tekrarlanmış ve sonuç 4 puanın altına hiç düşmemiştir.

Bunun neden böyle olduğu ve insanların neden herkese  uyabilecek özellikleri -hele biraz güzel ifadeler içeriyorsa- kolaylıkla  kendilerine mal ettikleri konusunda çok sayıda açıklama yapılabilir ancak burada temel mesele insanın kendine ne kadar kör kaldığı ve bundan tehlikelisi bu körlüğe ne kadar  istekli olduğudur.

Bu nedenle bırakın insanlardan size sizi anlatmalarını istemeyi ya da size sizi anlatanlara kulak vermeyi de kendinizi kendinizle en uzun zaman geçiren kişi olarak kendiniz tanımaya, anlamaya çalışın. Aksi halde herkes kendi  penceresinden sizi anlatacak ya da genel kalıplar üzerinden sizi kandıracaktır. Siz de kendinizi tanıyor olduğunuzu düşünerek mutlu olacak, size bol ya da dar gelen kişilik kalıplarıyla kendinize yabancı yaşayacak ve devamlı yanlışı başka yerlerde  arayacaksınız.


Not 1: Forer’in yaptığı testi aşağıdaki linki kullanarak kendinize uygulayabilirsiniz.

Forerin Testi

Not 2: Forer etkisi 1800’lerde yaşamış ve ilk sirki kurup insanları doğru olmayan bilgilere inandırmasıyla ve ‘biz insanlarin ne kadar kolay kandıklarını değil, kandırılmaya ne kadar meraklı olduklarını keşfettik’ sözüyle meşhur P.T. Barnum’un adıyla da  anılır.


Mehmet Dinç'ın Yazısı.