Bişr-i Hâfî Hazretleri kendini şöyle muhâsebe ederdi:
Bişr-i Hâfî Hazretleri kendini şöyle muhâsebe ederdi:
Abdullah ibn-i Ömer (r.a.) şöyle buyurur:
Tâbiîn neslinin büyük imamlarından Ebû`l-Âliye (r.a.) der ki:
Mü`min, her hususta Rabbinin rızâsını ön plânda tutabilen kimsedir. Hakk`ın rızâsı ile nefsinin arzu
Keçecizade Fuat Paşa Rusya`dadır. Kendisini huzuruna kabul eden Rus Çarı Paşa`ya takılır:
Malazgirt Savaşı`nın galibi Sultan Alparslan elinde esir tuttuğu Romen Diyojen`e sorar:
Gönül Allâh ile olduktan sonra dünya işinin zararı yoktur. Fakat dünya telâşının gâfil bıraktığı bir
Cenâb-ı Hakk`ın "And olsun ki Biz Lokmân`a: Allâh`a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden, ancak k
Fudayl bin Iyâz nefsini şöyle hesâba çekerdi: "Firdevs Cenneti`nde peygamberler ve sıddıklarla bir a
Cenâb-ı Hak, namazlarını ciddiye almayanlara, namazını gösteriş olsun diye kılanlara yazıklar olsun
İnsan için en büyük tehlike nefis engelidir. Onu tezkiye ve terbiye edemezse, hazin bir akıbet onu b
İnsan, hem sîret hem de sûretten meydana gelen bir varlıktır. Sîret iç dünyasını, sûret ise dışını i