Lüküs Hayat... İnşallah De Yan Gel Yat...
İstediğinde canını vermeyeceğin arkadaşın değildir.
Peki can bu kadar ucuz mu? Hayır. Arkadaşlık bu kadar değerli...
Agnostik Balık Hikayesi
Bir bilge bir diğer bilgeye: “Sen...” demiş, “...balığın suda yaşamaktan hoşnut olup olmadığını nereden bilebilirsin ki! Çünkü sen balığın kendisi değilsin.” Diğer bilge cevap vermiş: “Sen...” demiş, “benim; balığın suda yaşamaktan hoşlanıp hoşlanmadığını bilip bilmediğimi nereden bilebilirsin ki! Çünkü sen benim kendim değilsin...” Bilmiyorum başka söze gerek var mı?...
Mehmet Topçu Abinin “Musa Efendi Hatıratnamesi”nden
Elime Mehmet Topçu abinin Musa Efendi ile ilgili hatıratı geçti. Bir tür kerametname de denilebilir. Hikayelerden birini aynen aktarıyorum: “Bir gün kardeşlerle birlikte Musa Efendi`nin davetlisi olarak Gemlik`e gitmiştik. İçinde bulunduğumuz grubun içinde oldukça kilolu bir ağabeyimiz vardı. Bazı kardeşlerimiz onu görünce kendi aralarında: “Bu ağabeyimiz de nereden çıktı? Şimdi hepimize yük olacak. Hizmetlerin aksamasına sebep olacak!” demeye başlamışlardı. Fakat şişmanca olan ağabey, Gemlik`te yolculuğun yorgunluğu sebebiyle herkesin istirahate çekildiği esnada hizmete soyunmuş ve abdesthaneler başta olmak üzere bulundukları daireyi kardeşlerine hazırlamıştı. O akşam namaz kılındıktan sonra Musa Efendi gelen kardeşlerle hasbihal etmeye başladı. Ve söz bir anda dönüp dolaşıp daha önce kardeşlerin kendi aralarında konuştukları mevzuya geliverdi. Sanki konuşmaları daha önce duymuş da onlara cevap veriyormuş gibi: “ Bazı kardeşlerimiz vardır... Bakmayın onların kilolu olduklarına; hizmet için çırpınırlar. Ve kendilerini bunun için feda ederler.” deyiverdi...”
Düşünüyorum da: Bazen yaptığımız hizmeti gözümüzde fazla büyütüyoruz. Hele ucu Allah dostlarına dokunuyorsa. Sanki ona; hakikatte bizden başkasının ihtiyacı varmış gibi. Evet hizmette lütuf var ama edilene değil edene.
Lüküs Hayat... İnşallah de, Yan Gel Yat... Oh Ne Rahat
İnşallah deyip sonra yan gelip yatıyoruz ya... Yanlış. İnşallah: Allah`ın izniyle, Allah izin verirse demek. Lakin Allah izni kurala vermiş. İşin kuralına uy, gereğini yap; izin senin. Önce şeriat aleminin koşullarını yerine getir ondan sonra yukarıdaki alemlerden yardım bekle. Bekleyelim. Beklesinler... Peygamber (s.a.v.) bile bazı savaşlarda üst üste iki zırh giymişti. Niye? Korktuğu için mi, Allah`ın yardımından emin olmadığı için mi? Haşa ve hayır. Bu yüzden işte. Bu alemde bir işin kuralı 100`se 99`u yerine gelse biri eksik kalsa olmuyor. Boşuna mucize beklemeyin.
Biz Hepimiz Allah İçiniz
Genç gönüllülerin iki günlük Bursa buluşmasındayız. Yıllardan geçen yaz. Somuncu Baba Vakfı`nın yurdunda kalıyoruz. Lütfi abi kapıları tek tek çalıp herkesi namaza kaldırıyor. Sıra bizim odada. Lütfi abi seslendi: “Haydi namaza!” Benim suratım iki karış. Sabahın köründe sabah namazı mı olurmuş. :)) Lütfi abiye şöyle dedim: “Lütfi abi, ben Allah için bu saatte kalkmıyorum. Patron için mi kalkacağım?!” Doğrusu gereksiz bir tartışmaya girmeyi bekliyordum. Olmadı. Allah razı olsun Lütfi abi şöyle bir durdu. Düşündü. Sonra “Eyvallah” dedi. Çıktı. Sanırım ne demek istediğimi anlamıştı: Çünkü biz hepimiz sadece Allah içiniz... Başkası için değil.
Sui Misal Misal Değildir
Mecelle`de kaidedir: “Sui misal misal değildir.” Yani bir hareketi mazur kılmak için o hareket gibi kötü olan veya suç teşkil eden başka olaylar örnek gösterilemez. Mecelle`ye göre; bir hırsıza “Niçin çaldın?” diye sorulduğunda, hırsız “ Falan adam çaldı, ben de çaldım.” şeklinde misal göstererek, suçunu mazur gösteremez. Şunun için söylüyorum; sonra bu anlattığım hikaye namaza kalkmamak için misal olarak kullanılmaya kalkışılmasın sakın. Ahirette yakanıza yapışırım. Ahiretti, sorguydu, sualdi demem kodum mu oturturum. İstismar yok. Not: Sonra ben o namazı kıldım. Fakat sadece Allah için. Kılmak istemeyene bahane bol. Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmazmış derler.
Sinan Özgenç'ın Yazısı.