Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!
Site Özel
152 okunma
Geçtiğimiz ay, İstanbul’da bulunan Suriyeli kardeş ailemizi ziyarete gitmiştik. Henüz daha büyük müjdeler gerçekleşmemişti, Humus, Şam özgürleşmemişti, kalpleri elinde ümitle bekliyorlardı. Vatanınızı özlediniz mi diye sormuştum, hüzünle diğer odadan anahtarlıklar getirmişlerdi. Meğer on bir senedir bu anahtarları saklıyorlarmış, Humus’taki evlerinden korku eşliğinde mecburen çıkmışlar ve bir bilinmeze doğru uzanmış yolları. Evlerinden eser kalmış mıydı, geri döndüklerinde neyle karşılaşacaklardı, hiçbir fikirleri yoktu, tek bildikleri orada bir köy vardı uzakta, gidemeseler de göremeseler de o köy onların köyüydü.
O gece, kardeş ailemizden sabaha karşı telefonuma bir mesaj geldi:
-Süleyman Abi Humus özgür!
Bir anda gözlerimin içi güldü, duygulandım, şükrettim Allah’a. Hayalimde evlerine döndükleri an canlandı. Henüz olanlardan haberim yoktu, interneti açmamıştım, 8 Aralık günü, pazar sabahının erken saatlerinde hızlıca Üsküdar’a doğru yol aldım. Kısa sürede fark ettim ki 61 senelik zalim Esed rejimi devrilmiş, Şam da özgürlüğüne kavuşmuş.
İnanamadım olan bitene, Üsküdar sokaklarında sabahın erken saatlerinde cezbeye kapıldım, içimden tekbir getirmek, bu müjdeyi haykırmak, gördüğüm herkese sarılmak geçti. O sırada, iki Suriyeli delikanlı çıktı karşıma, heyecanla sordum:
-Haberler doğru mu, Şam özgür mü?
-Doğru abi doğru, vallahi geceden beri uyuyamadık!
Bu müjde beni daha da heyecanlandırdı ve şu karşılığı verdim:
-Desenize o zaman bugün bayram! Vallahi de bayram, billahi de bayram!
Öyle mutluydular ki, kelimeler yetmez tarif etmeye. Aynı şekilde, ben de dolup taşıyor, coştukça coşuyordum. Allah şahit, Suriye’nin özgürleştiği gün, bir bayram edasında geçti saatlerimiz. Sevinçten içli içli ağlamak istedik, şükürden iki büklüm olduk.
Bir mümin sevinciydi bizimkisi. Zalimlerden nefret etmek, mazlumlardan yana taraf olmak İslam’ın şiarıydı. Akla hayale gelmez acıların beşiği olan bir memleket, şimdi çiçeğe duracaktı, nasıl kayıtsız kalabilir, nasıl havalara uçmazdık?
Hele bir de, Gazze’deki acı devam ederken, birçok insan derinden derine sanki çaresizliği ve zulmü kanıksamış bir haldeyken, Suriye’nin özgürleştiğine dair haber, bizi kendimize getirmek ve ümit aşılamak için sarsmaz mıydı? Sarsardı elbette, hem de ne sarsardı.
Evet, Suriye’deki yeni gelişmeler, dünyanın gidişatına dair de büyük bir umut ve dua barındırıyor içinde. Türkiye şüphesiz ki bu yeni gelişmelerin aktif öznesidir, hikmetli kuvvetidir. Rabbimizden dileğimiz, necip milletimiz ve aziz devletimiz vesilesiyle nice hayırda öncü olalım, yeryüzünde vicdanın ve insanlığın bayraktarlığını yapalım.
Üç ayların manevine iklimine de girdiğimiz şu kıymetli vakitlerde, Suriye’nin özgürlüğünü nice güzel haber takip etsin istiyoruz. Allah nurunu tamamlayacaktır, bunda şüphemiz yok. Dileğimiz bu uğurda iyi niyetle ve gayretle koşturan kullardan olalım. Bu niyetle, özel bir dosya hazırladık Ocak ayında. İnşallah umudumuzun dirilmesine, sorumluluklarımızın hatırlanmasına ve büyük bir heyecana vesile olur. Ve inşallah tez vakitte birçok Afrika ülkesinin, Mısır’ın, Doğu Türkistan’ın, Mescid-i Aksa’nın da özgürlüğünü gören kullardan oluruz.
Şubat ayında görüşmek üzere, muhabbetle.
Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.