Osmanlı Dizilerine Osmanlı Tokadı
Maddi bir fetih algısından ziyade, manevi, kültürel, ahlaki bir fetih hareketi... ‘Bana ne’ demeyen insan, insan olabilmek üzerine...”
on dönemde yayınladığı dizilerle adından çokça bahsettiren TRT’de, şanlı Osmanlı tarihini sadece saray ve harem çevresindeki entrikalarla anlatan dizilerden farklı bir dizi başladı: Osmanlı Tokadı. Osmanlı Tokadı dediğimiz olay, Osmanlı yeniçerilerinin savaşta silahsız kalmalarına karşılık üretilen, özel eğitim ile kullanılan bir savunma “tokadı”.
Omuz ve kol açısız bir şekilde düşmanın yüzüne veya ensesine savruluyor, vuruşun şiddetine göre de ölümcül olabiliyor. Osmanlı ile beraber kaybettiğimiz birçok değerimiz var. Dini yaşamamak, ezana saygı, kültürü ve tarihi mekânları kaderine terk etme… Şu an sezon finali yapmış olan Osmanlı Tokadı dizisi ise bu değerleri asla unutturmayacağını vurgulayarak devam ediyor yoluna.
Dizinin farklı bir hikâyesi var. Fetihten önceki akşam surlara sancağı ilk kimin dikeceği konusunda kavgaya tutuşan iki yeniçerinin kendilerini günümüz İstanbul’unda bulmalarıyla başlıyor olaylar. Akşemsettin Hazretleri’nin beyaz bir tavşanı takip etmelerini istemesiyle günümüz İstanbul’undaki maceraları anlatılıyor dizide.
Komedi tarzındaki dizinin temel farkını senarist Necati Şahin İstanbul’un 2. fethini gülerek yapıyoruz diyerek açıklamalarda bulunmuş: “Kanuni ile Yahya Efendi’nin bir sohbeti vardır rivayette. Kanuni, ‘‘Bu büyük devlet ne zaman ayağa düşecek?’’ mealinde bir soru sorar. Yahya Efendi ‘‘Neme lazımcılık belasına düçar olduğunda’’ cevabını verir. Dizinin 1. bölümde yeniçerilerden Doğan Bey, ‘Siz ne karışıyorsunuz, size ne?’ diyen kötü adama ‘Bizim lügatımızda bana ne yoktur’ diye cevap veriyordu. Aslında 2. fetih kavramı buralara dayanıyor. Maddi bir fetih algısından ziyade, manevi, kültürel, ahlaki bir fetih hareketi... ‘Bana ne’ demeyen insan, insan olabilmek üzerine...”
Dizide dikkat çeken birkaç unsur var. Olayın sadece komedi olmadığı, fetih algısının en başta gönül üzerinde olması gerektiği, maddi ve manevi kültüre saygı duyulması ve yaşatılması gerektiği gibi çok önemli vurgular taşıyor. Bu unsurlardan biri Akşemsettin karakteri. Baskın bir karakter, davranışları, sözleri ile manevi bir liderin zorunluluğunu anlatıyor. Günümüz için harika bir vurgu olmuş. Başka bir dikkat çeken nokta ise kavga eden yeniçerilerin ezan okunmaya başlayınca donup kalmaları ve ezana hürmeten kavgalarına ezandan sonra devam etmeleri. Allah (cc) adının anıldığı her yerde ve zamanda olması gereken saygıya büyük bir vurgu. Fatih Sultan Mehmet’in namaz kılması, bol bol “subhanallah” kelimesini kullanması. Yeniçerilerin şimdiki zamana geldiklerinde musalla taşı üzerinde uyanmaları ve geldikleri zamanı mahşer yerine benzetmeleri. İki yeniçerinin (Doğan ve Şahin Bey) birbirleriyle sürekli bir didişme halinde olmaları farklı iki kişiliği yansıtmaları, Avni’den bol bol şiirlerin olması…
Bu güzelliklere rağmen dizinin kostümleri, mekânları, oyuncularının bıyıklarının takma olması gibi teknik açıdan bazı yönlerinin zayıf olduğunu söyleyebiliriz. İkinci sezona daha iyi gidileceğini umuyoruz. Dizinin senaristi Necati Şahin, yönetmeni Mustafa Şevki Doğan’ın ve TRT 1 dizi koordinatörü Bülent Ata’nın bu başarıda payları büyüktür. Başarılarının devamını diliyoruz.
Aytuğ Işık'ın Yazısı.