Abdullah Güner

Allah’ım, Ayasofya’yı eski günlerindeki gibi cami olarak açmayı bizlere nasip eyle! Allah’ım, Ayasofya’yı cami olarak açtığımızda bize de bu mabette namaz kılmayı nasip eyle! Allah’ım, Ayasofya’yı açtığımızda, ümmeti Muhammed’e ve dünyaya îlâ-yı kelimetullâh aşkı ile hizmet eden, adalet götüren ecdadımız gibi bize de yeniden gönlümüzü keşfetmeyi ve gönülleri fethetmeyi nasip eyle!

Üç arkadaş Ayasofya Camii’ne namaz kılmaya gitmek için uzun bir yola çıktık. Eminönü’nde buluştuk ve Sirkeci’den Cağaloğlu yokuşunu tırmanarak Ayasofya’ya vardık. Ayasofya’nın giriş kısmı her zamanki gibi kalabalık. Görevliye hemen namaz kılacağımız yeri sorduk. “Soldan devam edin, göreceksiniz” dedi. Ayasofya’yı solumuza alıp devam ediyoruz. Topkapı Sarayı’na doğru döndük, solumuza bakıyoruz ama hâlâ camiyi görmüş değiliz. Ayasofya’da namaz kılmaya gelmişiz, camiyi bulana kadar Ayasofya’yı dört dönmeye razıyız hepimiz. Topkapı Sarayı istikametine devam ettiğimizde Sultan 3. Ahmet Çeşmesi’nin tam karşısında duraklıyoruz. İnsanların birer ikişer girip çıktığı o mütevazı kapıdayız. Kapıdaki tabelada “Ayasofya Camii Bölümü” yazısını okumamızla içeriye girmemiz bir oluyor.

Ayasofya fethin simgesi, İslam olmuş bir mabet. Kokusunu veriyor, bizi yüce eşiğe buyur ediyor. Abdestsiz misiniz, hemen girişin solunda ister sıcacık isterseniz buz gibi suyla abdestinizi alıp, havluyla güzelce kurulanıp ibadet etmeye hazır hâle gelebilirsiniz. Hem de Osmanlı çeşmesinde alıyorsunuz abdestinizi. Unutmadan, hanımlara özel bir yer de var burada.

 “Eğer Kudüs’ün Özgürlüğünü İstiyorsan Sabah Namazına CamiyMekândayız. Bizim mekânda. Binlerce yıl geçse de vazgeçemeyeceğimiz yerdeyiz. “Burası bizim, bu mabet İslam diyecek ve İslam’ın sesini dünyaya duyuracak” dediğimiz ne kaldıysa içimizde ecdadımıza karşı, tam olarak onun gerçekliğini hissediyoruz aynı safta, birlikte. İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Han, Ayasofya’yı cami yaparak İslam’ın simgesi, Müslümanların mirası yaptı. Yüzlerce yıl Haçlılara karşı İslam’ı savunan ve Müslümanların kılıcı olan bir millet oluşumuz, Ayasofya’yı cami yapmamızla mâlumun ilanı oldu tüm dünyaya, özellikle Batı’ya karşı. “Dinimizden, değerlerimizden, kendimiz olmaktan vazgeçtik de Allah elimizdekini bizden mi aldı, ne oldu bize? Neden Ayasofya’yı terk eyledik?” diye düşüne düşüne bu küçük camiyi seyreyliyoruz.

Sorular yumak gibi dürülüyor içimizde. Sessizce saf oluşturup namaza duruyoruz. Sünneti ve ardından cemaatle ikindinin farzını eda ediyor, namazdan sonra da Ayasofya’ya özel duamızı ediyoruz:

“Allah’ım, Ayasofya’yı eski günlerindeki gibi cami olarak açmayı bizlere nasip eyle! Allah’ım, Ayasofya’yı cami olarak açtığımızda bize de bu mabette namaz kılmayı nasip eyle! Allah’ım, Ayasofya’yı açtığımızda, ümmeti Muhammed’e ve dünyaya îlâ-yı kelimetullâh aşkı ile hizmet eden, adalet götüren ecdadımız gibi bize de yeniden gönlümüzü keşfetmeyi ve gönülleri fethetmeyi nasip eyle!” diyoruz. Ardından “âminler” ediyoruz.

Anadolu’dan İstanbul’a gezmeye gelen insanlar, Ayasofya Camii’ne heyecanla, şevkle namaz kılmaya geliyor. İnsanlar sevmiş bu mabedi. Bu caminin talibi var yani. Pazar günü olmasından dolayı mı bilemiyorum ama sürekli bir hareketlilik vardı camide. Teyzeler, amcalar, ablalar, abiler, çocuklar, yaşlılar; her yaştan güzel Müslümanlar dolduruyordu camiyi. 50 kişinin bir arada namaz kılmasının zor olacağı bu küçük mescitten, inşallah binlerce kişinin dolduracağı gerçek Ayasofya’da namaz kılanlardan olabilmeye diye niyet ediyoruz.

Ayasofya’ya gelirken otobüste tam Galata Köprüsü üzerindeyken amcanın biri teyzeye “Ayasofya Camii’ni görüyor musun?” demişti. Bu cümleyi unutamıyorum. Demek ki bizim gözümüzde Ayasofya hiçbir zaman müze olmamış. Demek ki bizler biliyoruz Ayasofya’nın müze olmadığını. O zaman gelin Ayasofya’yı müze olarak görenlere buranın cami olduğunu hatırlatalım.

Şimdi bize düşen, Ayasofya’nın açılan cami bölümünde gidip bir vakit de olsa namaz kılıp, dua etmektir. Eğer gitmeyip buraları ıssız, kimsesiz bırakırsak elimizdekilerin de gidebileceğinden hiç şüphemiz olmasın. Düştüğümüz yerden kalkalım. İlk fırsatta Ayasofya Camii’ne gidelim. Yoksa Ayasofya gerçekten cami olarak açıldığında gidip orada namaz kılmaya hakkımız olur mu sizce?e Gel” 


GENÇ'ın Yazısı.