Hırçın davranışları nedeniyle emektar uşağının istifasına neden olan Hüsrev Paşa, kendisine yeni bir uşak bulmaları için uşak simsarlarına talimat verdi. Aradığı yeni uşağın özelliklerini saymakla bitiremeyen Hüsrev Paşa’ya; o esnada hazır bulunan İzzet Molla öyle bir şey söyledi ki…

Sinirli ve hırçın tabiatıyla tanınan Hüsrev Paşa, yine öfkeli bir anında emektar uşağını ağır bir şekilde azarladı. Uğradığı hakaretlere daha fazla dayanamayan uşağınsa: “Artık bu kadarı fazla” diyerek alıp başını gittiği görüldü. Durumu öğrenen uşak simsarlarının vakit kaybetmeksizin Hüsrev Paşa’nın konağına doluştukları öğrenildi. Hüsrev Paşa’nın aradığı uşakta bulunmasını istediği nitelikleri ise şu şekilde sıraladığı bildirildi: “Benim huyumu biliyorsunuz, bana buna göre bir uşak bulacaksınız. Bulacağınız uşak öyle zır cahil olmasın. Az çok okuma yazma bilsin, biraz mürekkep yalamışlığı olsun.” Simsarlar: “Bulacağımız uşağın böyle biri olmasına dikkat ederiz paşam.” Hüsrev Paşa: “Bulacağınız uşak hoşsohbet, nüktedan biri olsun. Biraz halden, dilden anlasın. Yorgun ve sıkıntılı zamanlarımda beni eğlendirsin.” Simsarlar: “Baş üstüne paşam...” Hüsrev Paşa: “Biraz hesap kitaptan da anlasın.” Simsarlar: “Peki paşam.” Hüsrev Paşa: “Biraz musikiden de anlasın. Malum müzik ruhun gıdasıdır, derler.” Simsarlar: “Emredersiniz paşam…”

Hüsrev Paşa ve uşak simsarları arasındaki konuşma bu şekilde sürüp giderken, söz konusu görüşme sırasında orada hazır bulunan, nüktedanlığıyla tanınmış şairlerimizden İzzet Molla’nın da söze karıştığı öğrenildi. İzzet Molla’nın konuyla ilgili olarak şunları söylediği kaydedildi: “Paşam, sizin aradığınız gibi birini haşmetli padişahımız da arıyormuş.” İzzet Molla’nın sözleri üzerine Paşa, Molla’ya dönerek, merakla sordu: “Ya öyle mi? Ne yapacakmış acaba?” İzzet Molla’nın cevabı Hüsrev Paşa’ya verdiği cevap şu şekilde kaydedildi: “Şayet böyle birini bulabilirse sadrazam yapacakmış.

İzzet Molla’nın bu nükteli cevabının ardından Hüsrev Paşa’nın yeni uşakta aradığı şartların bir kısmını kaldırdığı öğrenilirken; eski uşaktan hala haber alınabilmiş değil.

Koca Mehmet Hüsrev Paşa

Abdülmecit saltanatında 2 Temmuz 1839 - 8 Haziran 1840 tarihleri arasında on bir ay yedi gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Öncesinde, 1820`li yıllarda, iki defa Trabzon valiliği yapmış, II. Mahmut saltanatında da, Yeniçeri Ocağı`nın imha edilerek yeni düzenli orduya (Asakir-i Mansure-i Muhammediye) geçiş sürecinde kilit rol oynamıştır. Dikkate değer bir özelliği, aralarında sonradan sadrazam olacak İbrahim Ethem Paşa`nın da bulunduğu yüz kadar çocuğu küçük yaşta (kimi zaman köle pazarından) evlatlık alarak yetiştirmiş olmasıdır. Çocukların çoğu ilerleyen yıllarda devlet içinde önemli mevkilere gelmişlerdir. Nitekim, 1827 yılında 27.000 asker sayısına ulaşan yeni Osmanlı ordusunun (kısaca Mansure Ordusu denilir) subay kadrosu içinde Koca Mehmet Hüsrev Paşa`nın 70-80 kadar evlatlığı çekirdek bir grup oluşturmaktaydı. Bu arada, Silistre ve İstanbul`da iki süvari alayı oluşturmuş, imayesindekilerden Topal İzzet Paşa`nın Kaptan-ı Derya olmasını sağlamıştır. Koca Mehmed Hüsrev Paşa aynı zamanda, bir Tunus-Cezayir yolculuğu esnasında ahalide gördüğü fes giyme adetini Osmanlı Devleti`ne tanıtan ve fesin kabulünü sağlayan kişidir.


GENÇ'ın Yazısı.