Ne Kadar Sevecen Ne Kadar Da Bilimselsiniz...
Salih Kılınç
Nazik adamlardır. Asansörde filan karşılaşırsanız “iyi günler”i “merhaba”yı eksik etmezler. İyi aile babasıdırlar. Çocukları eğitimli, eşleri gayet çağdaş görünümlüdür. Bakınca kanınız kaynar onlara. Dış görünüşleri itibariyle alımlıdırlar. Özellikle iktidar alanlarına müdahale etmezseniz dünyanın en tatlı adamıdırlar. Okulda öğrencileri tarafından karizmatik bulunurlar. Bazısı babacandır da. Onun çizdiği dünya görüşünün dışına çıkmazsanız sizi sever. Üç beş puanın lafını etmez.
Avrupa Birliği’ne karşıdır. Bundan on beş yıl önce başkalarının kullandığı “Hıristiyan kulübü” lafını yeni keşfetmiştir. Her fırsatta kullanır. Orhan Pamuk’u sevmez. Orhan Yamuk esprisi ona müthiş bir buluş gibi gelir. Ama Orhan Pamuk’tan iki satır okumamıştır. Kitaplarının ismini bile bilmez. “Liboş” kelimesine bayılır. Liboş en sık kullandığı kelimedir. Ülke toprağının karış karış satıldığını söyler ama bunu herhangi bir rakama ya da belgeye dayandıramaz. Zaten bildiği her şey de yüzeyseldir. Tarih bilgisi “Avusturya Macaristan İmparatorluğu veliahdı Franz Ferdinand’ın bir Sırp fanatik tarafından öldürülmesi”nde kalmışken, Coğrafya bilgisi “üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili jeostratejik önemi haiz ülke” seviyesindedir. Dindara, dindarlığa karşı olsa da Allah’ı, Peygamberi sahiplenmekten çekinmez. Kalp temizliği ve vicdanın duruluğu onun cennete gitmesi için yeterlidir. Dindarlar ise Allah ile kul arasına girdikleri, gösteriş yapıp (oruç tutmak veya cuma günü camiye gitmek gibi) dindarlıklarından rant elde ettikleri için büyük ihtimalle cehenneme gideceklerdir. Zaten her yönden aydınlanmış bu insanlara da hem bu dünyanın hem de diğer tarafın sahibi olmak yakışır.
Bu tür adamlar doğuştan münevverdir. Bilmedikleri hiçbir şey yoktur. Belki unuttukları vardır. O da belki... “Eskiden çok okurdum ama şimdi vaktim olmuyor” lafını çok severler, sık sık da kullanırlar. Hem, bir insan Nutuk ve Şu Çılgın Türkler’i okumuşsa daha ne okuyabilir ki hayatta. Ne diyor büyük ozan: Bütün kitaplar Nutuk’u anlamak için okunur.
Aslında Cem Karaca bu adamları yıllar önce çok iyi özetlemiştir: “Sinemadan siz anlarsınız, tiyatrodan müzikten / Heykel, resim, edebiyat, sorulmalı sizden / Ekmeğin fiyatını bilmezsiniz ama ekonomik politika... / Karılarınızı döverken siz, ne kadar da bilimselsiniz…”
Biraz solcu, biraz dindar, sözüm ona hümanist ve sapına kadar Kemalist olan bu adamlara sorsanız karıncayı bile incitmezler. Ama bu karıncayı incitmeyen sevgi dolu insanlar, tek suçu başındaki örtüyle okumayı istemek olan on sekiz yaşındaki kıza nefretle bakarlar. Ellerinden gelse bir kaşık suda boğarlar onu. O anda gözlerindeki nefret asıl kimliklerini ele verir. Bir lise talebesi diyelim ki okulda namaz kılmaya yeltendi, kendilerini kaybedip ortamı velveleye verirler. Bunu kurulu düzene bir kalkışma olarak nitelerler.
Yine de naif, kırılgan adamlardır. Onları kırmamalı, onlara empati yapmalıyız. Sürekli kaybeden olmak, hep yanlış ata oynamak zordur. Hep hayal kırıklığı yaşamak travmayı beraberinde getirir. Bu yüzden kusurlarına bakmamalı, nesli azalan bu adamlara gözümüz gibi bakmalıyız.
GENÇ'ın Yazısı.