Sana bugün ardıç ağacından bahsedeceğim.

Odunu çürümeyen, nemlenmeyen bir ağaçtan…

Ömrü uzun, bereketli; kolay kurtlanmayan…

Kurakta yetişebilen, vefalı bir yardımcıdan…

Kıymetini bilene hem ev olmuş, hem kabir…

Hayvana rızık, hastaya şifa bir mahlûk...

Yasta ilk gelen ve orayı son terk eden bir dost sanki…

Dost ardıçtan bir “ayet” paylaşacağım seninle.

Ardıç deyince ardıç kuşundan bahsetmeden olmaz.

Olmaz, çünkü ardıç meyvesi kendi başına bitmez.

İlle ardıç kuşu tarafından yenecek.

İnecek onun midesine ve orada başka hale girecek.

Bir kıvama erecek ki artık tohum denilebilsin kendisine.

Sonra ardıç kuşu dışkılayacak onu.

Dünyaya tekrar gelecek böylece.

Artık o özündekini doğurmaya hazırdır.

İlginç değil mi?

Cife değil çıkan tohumdur.

Kendisi gibileri taşıyacak ağaca niyetli bir tohum…

Her tohum aslında niyetlidir kendisini doğurana.

Ama tohumun da kaderi var.

Kimi düşmeden toprağa çürür gider.

Kimisi gıda olur bir kursağa girer.

Kimisi düşer toprağa da suyunu bulamaz.

Kimisinin suyu fazla gelir, dayanamaz.

Her tohum bir kaderle gelir dünyaya, insan gibi.

Kimi tohum olur, bitirir özündekini.

Kiminin adı tohum kalır, biter, bitiremeden kendini.

Tohumluk varsa özünde, maceraya hazır olacaksın.

Tek şartla ki bitmek olmayacak ne hayalinde ne düşünde.

Bir kursağa düşsen bile ümidini yitirmeyeceksin.

Belki ardıçsın, orada yeniden doğacaksın, kim bilir?

Alacak seni sana meftun birisi kendine katacak...

Yok olacaksın görünürde, biteceksin.

Ama özünde varsa yeniden doğma iradesi…

Çoğalmak, büyümek, yücelmek varsa ufkunda

Seni bitirenle yeniden kendine ereceksin.

Bir şartla ki özündekini koruyacaksın.

Özündekini bildiysen, farkındaysan kıymetinin…

Bir eminlik ikliminde yaşarsın zaten.

Yere düşsen de kıymetinden bir şey eksilmeyecek.

Bugün görmeyecek, işitmeyecek, bilmeyecekler.

Ezecek, küçültecek, parçalayacak, bölecekler.

Alacak yiyecekler, kursaklarına indirecekler.

Hepsinde bir hikmet olabilir, bileceksin.

Hepsi yeniden doğuşun vesileleri olabilir.

Özündekinin farkındaysan korkmazsın…

Yazılmışsa kaderine ufuklara doğru ağmak

Korkma, ardıç gibi, düşmanını bile annen yaparsın.

Ardıç tohumuysan, ardıç kuşunu bekle!

Duana sana can verecek canı da ekle!

Kaybolmayı dile onda, önce ona can ol…

Böylece sonsuzluğuna açılsın bir yol…

Endişelenme o canda halden hale girsen de!

Çünkü eriştirecek bir esrar görünecek sende…

Ardıç tohumuysan ardıç kuşu seni arar!

Suyun susuzu aradığı gibi sana yanar!

Ardıçsan eğer seni erdirecek gelecek, bekle…

Duana sana can verecek avcıyı da ekle!

Av olmalısın, doğuracak kıvama ermek için…

Avcı olamayacak ava rağbet niçin?


Mehmet Köprülü'ın Yazısı.