Geçtiğimiz ay bir hafta sonu Süleyman Ragıp’la beraber Kıbrıs’taydık. ESKAD (Evrensel Sevgi ve Kardeşlik Derneği) tarafından yapılan davet üzerine gittiğimiz yavru vatanda dernek üyeleri ve derneğin evlerinde kalan üniversite öğrencilerine derdimizi ve GENÇ dergimizi anlattık.

ESKAD, Kıbrıs’a üniversite okumak için gelmiş Türk öğrencilere hizmet eden bir öğrenci kuruluşu. Merkezleri Lefkoşe’de. Girne, Lefke ve Gazimağusa’da şubeleri var. En büyük özelliği üniversite öğrencileri tarafından bütçesiz, sadece gönüllü katkıları ile yürütülen bir dernek olması. Nereden baksanız en fazla beş-altı senelik bir Kıbrıs hayatları olan üniversite öğrencileri burada on beş seneden bu yana yüzden fazla öğrenci evini koordine eden bir hizmeti bayrak yarışı anlayışı ile devam ettiriyorlar. Her kesimle diyalog kurmayı önemsiyor, herkesle buluşmaya çalışıyorlar. Böyle olunca da birçok insanla ortak bir paydada buluşmayı başarıyorlar zaten. Heyecan ve iş görme azimlerine ise diyecek yok. Kendilerine de söyledim: Onlar gibi dertli, onlar gibi teşkilatlı ve onlar gibi tükenmemiş bir üniversite çalışmasına ana vatanda rastlamak zor. Ada başkanları Yasin makine mühendisliği son sınıfta. Her şubenin sorumlusu ayrı olduğu gibi, üniversite, fakülte sorumlularına da sahipler. Biraz soruşturunca etrafımızdaki herkesin neredeyse bir görevinin dolayısıyla da bir sıfatının olduğunu öğrendim. Herkes kendi sorumluluk alanı içerisinde farklı işlerle meşgul ki bu da yetişmeye ve yetiştirmeye vesile oluyor. En önemlisi içlerinde bir şeyler yapabilmeye dair pırıl pırıl parlayan o dertleri. Sadık, Osman, Ömer, Mahmut, Recep, Adem, Ahmet, Kerim, Mücahit ve nasiyeleri içlerinin pırıltısıyla aydınlanmış diğer kardeşlerin hepsinin ortak bir amacı var. Bu da arkalarında güzel izler bırakabilmek. Bu seyahate vesile olan Faruk mesela, Kıbrıs’ın yerlilerinin çocukları için bir şeyler yapabilme telaşında. Hafta sonu onlarla buluşuyor, alıyor onları pikniğe, gezmeye götürüyor ve bunu yaparken de kimseden ne bir “hadi…” ne de “aferin…” bekliyor.

Kıbrıs’ta geçirdiğimiz üç gün içerisinde Lefkoşe’de iki, Gazimağusa’da iki ve Lefke’de iki olmak üzere toplam altı konferans verdik. Ne kadar sadra şifa olmuştur bilmem ama evli olduğu halde bize bir pazarını ayıran İşletmeci Okan’ın tabiri ile “felaket faydalı…” bu konferanslar sonunda biz arkadaşlardan onlar da bizden memnun kaldılar. Arkadaşlar sağ olsun bize Kıbrıs’ı gezdirmeyi de ihmal etmediler. Böylece adanın Rum tarafında kalmış Hala Sultan’ın hüznünü, Emeviler zamanında gelip burada şehit düşmüş Ömer ve arkadaşlarının sükûnetini ve her şehre bir mühür vurmuş Osmanlı’nın tertemiz kalmış asaletini hissettik. ESKAD’a sadece teşekkür etmiyor, dua da ediyoruz; dertleri derdimiz, heyecanları heyecanımızdır.


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.