Aslına Dönen Papaz
Halis Musa Gökhan
Abdullah Palazoğlu Kimdir?
Konyalı. 1973’te Müslüman bir ailenin 4 çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. İlkokuldan sonra babasının bir yakını vasıtası ile İstanbul’da bir azınlık kolejine kaydoldu. Burada okurken Hıristiyan olmaya karar verdi. Abdullah olan ismini değiştirerek Padre Anderas Palaylagos adını aldı. Akabinde bir misyoner kuruluşu tarafından papazlık eğitimi almak üzere ABD’ye gönderildi. ABD’de yüksek eğitimini tamamladıktan sonra Vatikan ve Yunanistan’da çalıştı. Altı yabancı dil öğrendi. Konya’da görev yaparken İncillerdeki çelişkileri fark etti ve İslam’ı daha yakından araştırmaya başladı. 2004 yılında 17 yıllık papazlık macerasını sonlandırarak İslam’la şereflendi. Hıristiyanlar tarafından dışlandı. Bütün mal varlığına el kondu, ölüm tehditleri aldı. Yetmiyormuş gibi `ajan` ithamlarına maruz kaldı.
Abdullah Palazoğlu ile Konya’da Cafcaf Kafe’de GENÇ Gönüllüleri ile buluştuğumuz gün tanıştık. İhtida etmiş papaz unvanı ile meşhur olduğunu biliyorduk. Ama meşhurluk –en azından menfi anlamları ile- yanına uğramamış Palazoğlu’nun. Mütevazı, biraz mahcup, çokça mütevekkil gördük kendisini. Bize “Aslına Dönen Papaz” isimli kendi hikâyesini anlattığı kitabını hediye etti. Biz de kitapla yetinmedik, ne yaptığını, ne yapacağını sorduk…
Yeni Müslüman olduğunuz dönemlerde size ajan suçlamasıyla bakanlar oldu. Şu anda insanların size bakışı nasıl?
İnsanlar artık güveniyorlar ama hala tedirginlikleri olanlar da var. Diğer yandan Dünya Kiliseler Birliği, Vatikan, ne bileyim American Board, World Concils of Churchs gibi şirketlerin beni takip ettiği, herhangi bir işe girersem o işyerlerinin batırılacağı gibi düşünceler var. Şu andaki düşünceler bu ama insanlarımız beni ve ne yapmaya çalıştığımı anlamaya başladılar elhamdülillah.
Servetiniz elinizden alındı. Sonra başka teklifler oldu, hiçbirini kabul etmediniz. Anlıyoruz ki derdiniz başka bir şey. Nedir derdiniz?
Bunu anlayamayacak bir şey yok beni insanlar takip ediyorlar. TV’den, basından, kitabımdan sağdan soldan devamlı takip ediyorlar ve insanlar bunu aslında görebiliyorlar. Bu adamın derdi Allah ve Rasulullah olmuş. Bitti. Başka bir şey değil. Ne parada ne pulda. Bakın 4 trilyon 300 küsur milyar servetim vardı, bu bir şekilde benim elimden alındı. Çok ciddi baskılar gördüm maddi, manevi, psikolojik işkence gördüm. Saçlarım normalde bembeyaz benim, şu 2 parmağım koptu, 8 tane stent taktılar kalbime, 2 kere mide kanaması geçirdim ama yılmadım. Şimdi benim derdim şu; bu adam 17 yıllık papazken 5 yıl önce İslam`ı tercih ediyor; kitabı araştırarak ederek, bunlar her yerde var. Peki bu adam yani ısrarla İslam deyip durmasındaki hikmet nedir, mesela bu çok önemli. İslam`da İslam başka bir şey değil. Allah ve Rasulullah özet olarak.
Beş yıldır İslami eğitim alıyorsunuz, bu eğitim dışında öğrendiğiniz bir şey var mı?
Var, kendi nefsimi kâfirin nefsinden aşağı görmeyi öğrendim. Çünkü kimin nasıl öleceğini Allah bilir. Bir zamanlar bana bakıp da aşağı gören insanlar şu anda bar pavyon köşelerindeler ama bana bakın şimdi kendini tamamen İslam`a adamış dinine adamış, dinini yaşamaya çalışan ve kimseyi gözü görmeyen bir adamım. İşte bunu öğrendim. Kimin nasıl gideceğini son nefeste Allah bilir, bunu öğrendim.
Size İslam`ı sevdiren şey nedir?
Bana İslam`ı sevdiren şey oradaki eğitimlerde aldığım İslam bilgisinin bu tarafta tamamen tersini görmemdir. Sonra Kuran-ı Kerim, Efendimizin –sallallahu aleyhi ve sellem-‘in hayatı… Üniversitede öğrendiğimizle gerçekteki Rasulullah`ın hayatı çok farklı. Bize orada öğretilen Kuran-ı Kerim`le buradaki Kuran-ı Kerim çok farklı. Bize orada rabbimiz olarak öğretilen, İsa Mesih olarak öğretilen İsa aleyhisselam ile İslam`daki İsa (A.S.) çok farklı. Biz onu hiç tanımamışız. Nitekim bir gazeteye verdiğim röportajda şunu söylemiştim: “Müslüman olarak gördüğüm İsa`yı (a.s) rab olarak gördüğüm İsa`dan daha çok sevdim.”
Maneviyattan bir destek aldınız mı?
Herkes bu soruyu soruyor bana. IQ`su 171 olan, altı dil bilen, Amerikan, Ermeni, İtalyan, Yunan ve Türk kültürlerini çok iyi bilen ve istediğiyle yaşayabilen bir adamsanız sizin gibi bir adamın Müslüman olması çok zor. Ama görüyoruz ki beş yıldır sağlam bir Müslüman olmuşsunuz. Bunun sırrı ne? Maneviyattan bir destek aldınız mı? Evliyalardan, erenlerden bir destek aldınız mı? Böyle bir soru var. Bunun sırrı çok büyük bir Selçuklu hayranıyımdır ben. Selçuklulara hayran olmamın sebebi şudur; 1071`de biz Malazgirt`ten Anadolu topraklarına girdik, 1075`te Anadolu Selçuklu İmparatorluğu kuruldu. Başkenti Rey`den Konya`ya aldılar ve İslam’ı buradan yaymaya başladılar. Tam 8 tane sultan yatar benim bu dediğim yerde. 8 Selçuklu sultanı… İşte manevi destek orada.
Çok ciddi bir Hristiyanlık eğitimi aldınız, bunun yanında uzun süredir. İslami eğitiminiz var ve üniversitede bitirme tezi olarak Yahudilik üzerine yaptınız.
Evet iki tezle bitirdim ben, normalde bir tez yeterlidir. Benim iki tezim vardı. Kabala (Yahudi tasavvufu) ve Eskatoloji (Ahiret Bilimi).
Peki bu eğitimlerden sonra bu üç dini bir kelime ile özetler misiniz?
Yahudilikten başlayalım, Yahudilik; umut yani onlar bir kral Mesih`in gelip onları kurtaracağını bekliyorlar öyle bir umutları var. Hıristiyanlık; sevgi işte Tanrı sevgidir, İsa sevgidir, bizi sevdi, falan etti, filan etti. İslam`sa rıza. Yani biz İslam`da ne yaparsak yapalım Allah`ın rızası için yaparız. Yani sevgi, umut ve rıza… Üç dinin birer kelimelik açılımı bana göre budur.
Hedefleriniz nelerdir?
Üç koldan tek hedefim vardır. Bu üç kol irşad, tebliğ ve hizmet, anlatabildin mi? Bu üç koldan Allah`ın rızasını kazanmak, rızayı ilahiyi kazanmak. Ha bunu yapabiliyor muyuz? Yapıyoruz. Ben şunu söylüyorum ben Star televizyonunda üç hafta kaldım, Sultan Ahmet’teki otellerde kaldım, üç hafta oradaydım. Orada üç haftada tam dokuz kişi Müslüman oldu. Millet böyle kalıyor, şaşırıyor. Yahu şaşıracak bir şey yok. Oradaki misyonerlik sistemi var ya, misyonerlerin adam avlama sistemini, Hristiyanlaştırma sistemini aldım burada onlara uyguladım o kadar, benim için çocuk oyuncağı. Derdim bu, hani bir kişiyi daha Müslüman edebilir miyiz, ha bir daha olur mu, ha şöyle mi ha böyle mi, bu. Derdimiz bu, hedefim de bu. Bütün dünyayı Müslüman yapmak değil derdim ama eğer ki ümmet-i davet diyorsam ben o insanlara, ben ümmet-i Muhammed`im yani Rasullulah`ın ümmeti olmaya davet edilecek insanlar diyorsam o insanların davet edilmesi gerekiyor. Ve bunların başında da benim gelmem gerektiğini düşünüyorum bir Müslüman olarak ve her Müslüman`ın da böyle düşünmesi gerektiğini düşünüyorum. Hedefim bu.
Allah razı olsun.
Allah cümlemizden razı olsun. Allah yar ve yardımcınız olsun.
GENÇ'ın Yazısı.