Menfur Ankara saldırısında hayatını kaybeden vatandaşlarımızdan birisi de Gazi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği 4. Sınıf Öğrencisi Feyza Acısu idi. Feyza’nın ‘Seneye öğretmen olacaktı’ başlığıyla yayınlayan ölüm haberine yapılan bir yorum Türkiye’de bir kesimin gayzından çatlamakta olduğunu gösteren acı bir örnekti. Tam anlamıyla bir nefret suçu olan yoruma Merve Eren’in verdiği cevabı yayınlıyoruz.

Merve Eren

Feyza’ya İthafen…

Dünyaya değil ahirete yol alacak adımlarımız, biz hep öteler için yorulacağız. Cennet özlemiyle büyüttüğümüz çocuklarla cennetleşecek bu dünya. Mus’ab’tan aldığımız bayrağın hakkını vermek için yaşayacağız.

Ben Feyza değilim, Feyza gibi nicelerinden yalnızca biriyim ve Feyza’dan yarım kalan işi tamamlamaya niyetliyim. Adımızın ne olduğu da önemli değil; kimin adıyla koyulduğu önemli… Bir olana imanla, biz hepimiz biriz…

Mus’ab’tan aldığımız bayrağı tekrar ona teslim edebileceğimiz gün gelene kadar biz taşıyacağız.

“Oku!” diyen Rabbe imanla okuyacağız ve okutacağız.

“Kaleme andolsun!” diyen Rabbe inançla, kaleme bir daha ve bir daha sarılacağız. Mus’ab’tan aldık biz bayrağı, en iyi nesilleri biz yetiştireceğiz. Hakk’ı hak için, adaletle ayakta tutmayı öğreneceğiz ve öğreteceğiz. Ama her şeyden önce sizin söylediklerinizi duymamayı öğreteceğiz; ilk önce sizin söylediklerinize aldırmamayı öğreteceğiz. Size benzemeyeceğiz ve size benzememeyi öğreteceğiz. Birimiz bıraktığında, bir diğerimiz devralacak bayrağı. İçimizden nice Feyza’lar yetişecek ve nice Feyza’lar yetiştirecek.

Ve sizin gibi nefret kusanların gücü hepimizi öldürmeye yetmeyeceğinden, siz yeterince sevinemeyeceksiniz. Nice Feyza’lar yetişecek ve yetmeyecek tesellileriniz, kursağınızda kalacak sevinçleriniz.

Biz Hakk’ı öyle bir haykıracağız ki, sizin zaten kısık sesleriniz hiç duyulmaz olacak. Çağın anneleri, çağın öğretmenleri, çağın önderleri olacağız.

Yeni nesiller için, tertemiz nesiller için koşturup duracağız. Asırlardır nice hayatlar değiştiren kitabımız kılavuzumuz olacak; hayatlar değiştirmeyi kaynağından öğreneceğiz. En iyiye, en doğruya, en güzele yöneleceğiz; en iyiye, en doğruya, en güzele yönlendireceğiz ve kötülüklerden alıkoyacağız.

Sizin yaşı büyük olanlarınızın kaybettiği insaniyete karşın, bizim yaşı küçük olanlarımızın insanlığı büyük olacak. İnsaniyeti büyük, merhameti büyük, yüreği büyük… Ve vicdanı diri…

Sizin çölleşen yüreklerinize bakmadan, kararan kalplerinize aldırmadan çabalayacağız biz. Size rağmen, sabırla, duayla, kimi zaman kalbî gözyaşlarıyla… Çabalayacağız ve sevgimizle, merhametimizle, masumiyetimizle kuşatacağız her yanı…

Tertemiz hayallerimizle, anlamlı düşlerimizle donatacağız dört bir yanı. Kirletilmemiş yüreklere, kirlenmemiş hasletlere dokunacağız. İçten olmayan her şeyin, tüm sahteliklerin karşısında duracağız. Cüretkârlığınıza rağmen, anlayışsızlığınıza rağmen; nefretinize, öfkenize rağmen… Her yeni güne yepyeni umutlarla ve yepyeni umutlar yeşertme dualarıyla başlayacağız.

Sizin aksinize, birilerine ‘can düşmanım’ diyecek kadar bile faydasız işlerle oyalanmayacağız biz. Ötekileştirici bütün sözcükleri, tüm önyargıları unutturma ve bütün su-i zanları yok etme gayretinde olacağız.

Düşüncelerden korkmamayı, insanlara nefret biriktirmemeyi öğreteceğiz. Yanlışta olandan değil yanlıştan nefret etmeyi öğreteceğiz. Yüreğimizin temizliği ve inancımızın hakikati gözlerimizden okunacak, tebessümlerimize yansıyacak. Zalimleri ve zulümleri durdurmaya gayret edeceğiz. Mazlumların başını okşayacağız, ellerinden tutacağız, gözyaşlarını sileceğiz. Kardeşliği, kardeş olmayı, kardeşçe yaşamayı öğreteceğiz. Başka çocukların acısını yüreğinde hissedebilen çocuklar yetiştireceğiz. Başka çocuklar için de endişe duyabilen çocuklar yetişecek ellerimizde… Dünyaya değil ahirete yol alacak adımlarımız, biz hep öteler için yorulacağız. Cennet özlemiyle büyüttüğümüz çocuklarla cennetleşecek bu dünya. Mus’ab’tan aldığımız bayrağın hakkını vermek için yaşayacağız.

Başımızdaki örtülerle başaracağız, siz başarılarımızı gördükçe kahrolacaksınız.

‘Biz’ olmayı öğrenene kadar hep kaybedeceksiniz siz.

Biz kazanacağız. Biz başaracağız. ‘Biz’ olabilenler kazanacak.

Kahrolun!

Siz, ‘biz’ olmayı öğrenene kadar hep kahrolacaksınız.

Kahrolun!

Doktorlar, hâkimler, mühendisler, diplomatlar yetiştireceğiz.

Ve kahrolun!

Sizin yetiştiremediğiniz astronotları da biz yetiştireceğiz.


GENÇ'ın Yazısı.