“İki millet, tek hikâye” dedi bir arkadaşım bana. Ne olduğunu anlamamıştım. Daha sonra filmin fragmanını izledim. Sonra bu olay hakkında ufak bir araştırma yaptım.

Sultan II.Abdulhamit Japonların 1887’de yaptığı ziyarete karşılık hem bir iade-i ziyaret gerçekleştirmek hem de İmparator Meji’ye mücevherli imtiyaz nişanı ve diğer hediyeleri götürecekti. Bazı uzmanlar geminin bu ağır yolculuğu kaldıramayacak olduklarını raporlarında belirtseler de gemi sefere çıkar.

Temmuz 1889’da seyahatine başlayan gemi, ilk arızasını Süveyş Kanalında yapar. Liman liman dolaşarak ilerleyen gemi 11 ay sonra Haziran 1890’da Japonya’nın Yokohama Limanı’na varır. Çeşitli törenler düzenlendikten sonra gemi dönüş hazırlıklarına başlar. Japon Hükümeti’nin tayfun uyarılarına rağmen yola çıkan gemi Oşima Adası’nda kayalıklara çarparak batar. Yöre halkı kazazedelere çeşitli yardımlar yapar, şehitler için anıt dikilir.

İşte bu olay, yıllar sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ve Japonya’nın katkılarıyla beyaz perdeye taşındı. Film 25 Aralık’ta vizyona girmişti. Japon yönetmen Mitsutoshi Tanaka yönettiği “Ertuğrul 1890”, Eriko Komatsu tarafından kaleme alınmış ve senaryo danışmanlığını da İskender Pala üstlenmiş. Ertuğrul 1890 dünya sinema tarihinin ilk Türk ve Japon ortak film projesi. Film efektler, görüntü ve çekim kalitesi bakımından gayet hoşuma gitti. Japon yönetmenin çekimi kaliteli… Kostümler özenle hazırlanmış ve dönemi yansıtmış.

Oyuncular rollerini gayet güzel oynamışlar. Yönetmenin söylediğine göre filmdeki köy halkı oyuncu değil, o yörenin insanları. Yani ecdadı kurtaran Japonların torunları filmde oynamış. Bu çok hoşuma gitti. . O dönemin başbakanı Turgut Özal (Deniz Oral) filmde yer alıyor. İlk gördüğümde epey şaşırdım çünkü merhum Özal’ın tıpa tıp aynısını yapmış adamlar.

Filmi iki parçada incelemek daha doğru olur. Filmin Japonya’da geçen kısmıyla Tahran’da geçen kısmı nedense farklı kalitelerde. İkinci bölümde komik diyaloglar, yapmacık oyunculuk, trol ifadeler var... İlk bölümde “Çok güzel abii…” diye söylenen cümleler ikinci bölümde “Bu ne abi? ”ye dönüşüyor. Senaryo ve oyunculuk bu bölümde çok iyi oturmamış, özensiz olmuş. Oldu da bitti maşallaha getirmişler. Bu kadar büyük bütçeli bir filmin senaryo açısından iyi ancak daha da iyi olmasını beklerdim.

Velhasıl iyi niyetlerle yapılmış bir film. Filmden aksiyon beklemeyin, duygusallık ön planda ancak her ne kadar aksiyonu seven birisi olsam da izlemekten sıkılmadım, keyifli bir zaman geçirdim. Türk-Japon kardeşliğini vurgulayan tarihi bir film yapmış adamlar. Bu tür filmlere ihtiyacımız var. Hatta Hollywood kalitesinde filmler çıkarmamız gerekiyor. Şu medya silahını Hollywood’dakiler gibi kullansak şimdiye kadar çok yol kat etmiştik. Madem tarih okumuyoruz bari filmini izleyelim. Unutmadan söyleyelim, film İMBD’den 7.5 Puan almış… 


Burakhan Doğan'ın Yazısı.