Geçtiğimiz ay yirmiye yakın GENÇ Gönüllüsü yurt dışı kurban faaliyetleri için yurt dışına çıktı. Hazırlıklar, gelişler, gidişler, akabinde hatıralar, izlenimler bize tatlı heyecanlar yaşattı. Ama hiçbir heyecanı bayramdan iki gün evvel arkadaşlarımızı uğurladıktan sonra yaşadığım o ana değişmem.

Arkadaşlar topluca havaalanına çıktıktan sonra bir anda GENÇ’te yapayalnız kaldığımızı hissettim. O mahzunlukla odama geldiğimde masanın üstünde kapalı bir zarf gördüm. Yurt dışına çıkan arkadaşlarımızdan bir tanesi tarafından bırakılmıştı ve üzerinde kocaman harflerle “VASİYETTİR” yazıyordu. Alt kısmına sadece şahsımın açabileceğine dair bir not düşülmüştü. Zarfı açtım ve içindekileri okudum. Bundan sonrasını ne siz merak edin, ne de ben söyleyeyim. Sadece bir cümle aktarayım, belki ne demeye –ya da gizlemeye- çalıştığım konusunda bir fikir sahibi olursunuz: “Yurtdışında bulunduğum süre içerisinde vefat edersem, naaşımın ülkeme getirilmesini istemiyor, bulunduğum beldeye gömülmesini istiyorum.” GENÇ gönüllüleri böyle erler işte: Dertleri ve hedefleri kendilerinden büyük onların…

“Tarih Gastesi” adını verdiğimiz yeni ekimizi umuyoruz ki çok sevdiniz. Buna devam etmeyi düşünüyoruz. Gelecek aydan itibaren ama… Bu ay bir cep ajandası hediye ediyoruz çünkü.

Bu arada şifalı çantalı yeni dönem abone kampanyamız devam ediyor. Yeni aboneler geliyor, mevcut abonelerimiz aboneliklerini yeniliyor, kısacası tatlı bir telaş içerisinde işimizi yapmaya devam ediyoruz. Kriz varmış, yokmuş dinlemeden… Rabbimizin lutfu keremi ile…

Yeni yılın hepimiz hakkında hayırlar getirmesini niyaz ediyor, gelecek sayıda buluşmak temennisiyle sizi yine dopdolu bir GENÇ’le baş başa bırakıyoruz.

Allah’a emanet olunuz.


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.