İslami Punk Olur mu Olmaz mı?
Yahya Kemal’in Deniz Türküsü şiiri “İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.” diye biter. Bilim kurgu ve fantezi filmlerinin teknolojik gelişme ve yeniliklere ilham kaynağı olduğunu düşünürsek bu mısrayı “İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe gelişir.” diye yeniden kurgulayabiliriz herhalde. Aslında bu hayatın her alanı için geçerli bir önerme de olabilir. Nerede bir gelişme/değişme varsa şurası kesin ki bu önce bir kalpte ya da zihinde zaten gerçekleşmişti.
Peki, şimdi alakasız –en azından şimdilik- bir soru soralım: İslami punk ya da rock olur mu? Olmaz mı diyorsunuz? Düşünürsek ya da kurgularsak peki, yine de olmaz mı? Hayal etsek yani…
Olur diyenlerle zaten anlaşacağız demektir; olmaz diyenlere İrlanda asıllı bir Amerikalı olan Muhammed Ali Knight’ın “Taqwacore” isimli kitabını öneririm. Knight 1977 doğumlu bir mühtedi. Malcom X’in biyografisini okuyarak Müslüman olmuş. Sonra Pakistan’a din eğitimi almaya gitmiş. Eğitimini yarıda bırakarak Çeçenya’da Ruslara karşı savaşmış. Şahit olduğu farklı hayat tarzları yüzünden bir sarsıntı yaşamış ve kendi yolunu kendisi çizmeye karar vermiş. Peygamber Efendimizin “devrimci” bir karakteri olduğuna inanıyor. Bu, her şeye muhalif takılmasına dair en güçlü gerekçesi. Ne yaptığı, ne söylediği ve neye hizmet ettiği belli olmayan bir serseri ruh aslında Knight.
“Taqwacores” adlı kitabı Amerikan varoşlarında yaşayan bir grup punkçu gencin gündelik hayatından bahsediyor. Daha doğrusu nasıl kendilerine ait bir din yorumu oluşturduklarını… Kitap tamamen fantezi bir kurgu ile yazılmış. Ama popüler kültürün gücüne bakın ki zamanla böyle gençler gerçekten ortaya çıkmış. Hatta The Komina, Vote Hizbullah ve Secret Trial Five adlı kendilerini İslami punk/rock grubu olarak adlandıran gruplar çıkmış ortaya. Kadınların da katıldığı bir cemaate imamlık yapan Amina Vedud ve şürekâsının ilham kaynağının bu kitaptaki kahramanlardan birisi olduğu söyleniyor. Ne ilginç bir tesadüftür ki Knight şu sıralar bu ekiple çalışıyor. Ne mi yapıyor orada? Korumalıklarını…
Anlayacağınız uçuk insanlar bunlar; hayal ediyorlar, bir müddet sonra da nasıl oluyorsa gerçekleşiyor bu hayalleri. Büyük ülkede yaşamanın, gücün dili ile konuşmanın bereketi(!) böyle bir şey olsa gerek…
Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.