Hilanthropy Journal adlı dergiye göre ABD’de yapılan yardım ve bağışlar krizden beklendiği kadar etkilenmemiş. Zenginler vermeye devam ediyorlar yani. Verenlerin bir kısmı belli yardım kuruluşlarına fon aktarmakla yetinirken, daha çok süper zenginlerin oluşturduğu bir kısım ise bizzat elini taşın altına sokarak bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bill Gates’in eşi ile beraber kurduğu Bill & Melinda Gates Foundation ikincilere verilebilecek bir örnek.

Gates’in yardım vakfının bu seneki bütçesi biraz kısılmasına rağmen geçen seneye göre %10’luk bir artışla 3 milyar doları bulmuş. Gates’in eşi ile beraber yardım faaliyetleri için aktardığı fonları bizzat yönetiyor olması son dönemde zenginlerin hayır faaliyetlerinde işlerinde olduğu kadar aktif ve etkin olmak istemelerinin tipik bir örneği.

Geçtiğimiz ekim ayında çıkan bir kitap bu son eğilimin ne anlama geldiğini sorguluyor. Matthew Bishop and Michael Green tarafından kaleme alınan “Philanthrocapitalism: How the Rich Can Save the World (Hayırsever Kapitalizm-Zenginler Dünyayı Nasıl Kurtarabilir)” başlıklı kitap zenginlere basitçe şunu söylüyor: “Yardım faaliyetlerine ayırdığınız paranın yönetimini en az sermayenizi büyütmek kadar önemserseniz dünyayı kurtarabilirsiniz.” Kitabın yazarlarından Matthew Bishop’a göre Bill Gates, Warren Buffett, George Soros ve Michael Bloomberg gibi zenginlerin yardım amaçlı fonlarının etkinliğini sorgular hale gelmeleri sosyal müteşebbislik gibi yeni bir alanın doğmasına zemin hazırladı. Sosyal müteşebbislik, bağışlanan her kuruşun en etkin ve doğru yerde kullanılmasını amaçlıyor. Bunu yaparken de aynen kar amaçlı bir işletmede olduğu gibi kendine özgü stratejiler, yöntemler ve yenilikler bulmaya çalışıyor. Dünyayı kurtarır mı bilinmez ama bu işin geleceği açık. Müteşebbislik hayali kuranlara duyurulur. 


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.