Ömer Öztürk

Mehtap bizi bekler gibi mahzun Salacak’ta…(1. Üsküdar Konulu Beste Yarışması albümünden) 

İlkbahar genellikle Martta başlar. Sonbaharın başlangıcı Eylûldür. Ama Mart soğuk geçer, Eylûl ise sıcak. Martın soğuğu hiç işimize gelmez ama Eylûlün sıcağı pekâlâ işimize gelir. 

Esas Sonbahar Ekimdir. Esas İlkbahar ise Nisanda arz-ı endam eder. Ve Bahar, en güzel, Üsküdar’a gelir. Başka bir deyişle, baharların en güzeli güzeller güzeli Üsküdar’a gelir. Cümle türbe sâkinleri uyanır. Çünkü güneş Üsküdar’dan, en mükemmel, Çamlıca’dan doğar. Kim bilir, belki bundan olacak, Üsküdar’da tarihî Cuma Pazarı’nın kurulduğu caddeye Gün Doğumu Caddesi adı verilmiştir.

Ergûvanlar dört bir taraftan, Salacak’ın yazlık balkonlarından, asırdide sahilhânelerinin saçaklarından bile, biteviye fışkırır. Üsküdar’ın simgesi olarak hep ergûvanlar zikredilse de, onun kadar, hatta ondan da çok anılmayı hak eden, parklarda, bahçelerde salkım salkım boy veren mor salkımlardır. Hatta Halide Edip Adıvar bile “Mor Salkımlı Ev” adlı bir ilkgençlik hatıratı yazmış ve burada Üsküdar Amerikan Kız Koleji ve civarındaki Aziziye Tiyatrosu’na dair hatıralarını uzun uzun sayfalamıştır. 

Baharla birlikte Üsküdar’da martılar dört yana üşüşür. Yelkovan kuşları kıyıları, açıkları kollayarak yelkovan gibi daireler çizerler. İnsanın Orhan Veli misali onların peşi sıra gidesi gelir.

Ben her bahar, şükür, bu yıl da ölmedim yaşıyorum derim. Böyle şen-şatır anlarımda Üsküdar’ın sükunetten başka ses-seda işitilmeyen bir mahallesinin bir eski zaman kabristanının köşecağızına kurulmuş bir parkında otururken gök kubbemde avaz avaz gaklayan kargalara bile selam durasım gelir…merhaba, Darüsselam (huzur beldesine)’a siz de hoş geldiniz diyesim gelir.

Biz Üsküdar’da baharı Genç Dergi’nin üç katlı, bugünkü tâbirle tripleks, tarihî ahşap köşkünde karşılarız. En üst kattaki ıstırahathânede namaza durarken, karşı damların çatılarında gezinen muzip martılar bize huşu verir, yaşama hazzımıza hız verir. Ben her bahar, havanın ısınmasıyla birlikte, sığındıkları inlerinden, kovuklarından, yuvalarından dışarı taşan tabiat âleminin türlü mahlûkatı gibi, kapandığım arşivhanemden, bir liman gibi sığındığım dost bağrından çıkar, Üsküdar’ı sokak sokak, taş taş, ağaç ağaç dolaşır, ondan ömrüm oldukça en aziz bir yadigar olarak saklayacağım esrârından bir tutam dermesini isterim. O beni hiç mahçup etmemiştir, etmez. Bir gün gelir, bir saat, bir saniye, bir salise, hatta ondan da kısa bir zaman dilimi geliverir ve ben kendimi İskender Baba (Kaymakçı) Tekkesi’nin karşı sırasına nazır mezarlığın caddeyi gören köşesine gelişi güzel istif edilmiş kavuklu, fesli taşbaşlara dalıp gidivermiş bulurum. Şu apak tefekkür ikliminde, şöyle alıcı gözle baktığımda, püskülleri bile açık seçik seçilen fesler anlatın desem acaba bana neler anlatırlardı?

Mesela bana Türk ve Müslüman medeniyetinin hiçbir kabristanında şapkalı mezar başlığı olmadığını anlatırlar mıydı, anlatmazlar mıydı?

Anlatırlardı anlatmasına ama o kafalara zorla şapka geçirildiğine, o uğurda nice başların uçurulduğuna sitem etmeden de duramazlardı.

“Bakın bakın” derlerdi; “biz hâlâ buradayız. Koparılmış, bir kenara biriktirilmiş başlarımızla buradayız. Peki ya onlar? Onlar neredeler?” 

Vakitlerden, ki bir akşam vaktidir, bir motorla göğünü al basmış Üsküdar’ın kıyılarına doğru aksak ritimle ilerlemekteyim. Üsküdar’ın dost ışıkları yanıyor. Sultan’ın Tepesindeki evlerin camlarında Necip Fazıl’ın deyişiyle her akşamki gibi yangın çıkmış bile. Ama bu yangın gönle endişe değil, bilakis neşe veriyor. Gözlerim Mihrimah Camii’nin, gravürlerde sol böğrüne bitişik görünen, ahşap imam meşrutasını arıyor ama o 1940’larda kaldırılmamış mıydı? O yok artık. O yoksa da diğerleri de mi yok?

Var tabiî. Eh, onlar varsa biz de varızdır. Üsküdar varsa biz ve biz gibiler de olacaktır. Ama Üsküdar biz olmasak da, bizden sonra da, tıpkı bizden önce, hem çok önce olduğu gibi, yine olacaktır. 


------------------------: Üsküdarî Kaynakça: ------------------------:

1) En öncelikli ve hayatî kaynak, canlı bir organizma olarak Üsküdar’ın ta kendisi

2) Şahsî Üsküdar gezilerim

3) Sinan Genim’in İstanbul konferansı-Altunizade Kültür Merkezi-31 Mart 2016 Perşembe

4) Üsküdar Kültür Haritası-Üsküdar Belediyesi-2015. 


GENÇ'ın Yazısı.