Günlerden Cuma, Cuma namazı var, ayrıca hava da çok sıcak. Ben de serin olur, klimalar çalışıyordur diye namazı Üsküdar’daki Yeni Valide Cami’nde kıldım. Zar zor bir yer bulup oturdum. Sünneti kıldıktan sonra imam hutbeyi okumak üzere minbere çıktı. Hutbe çocuklarla ilgiliydi. Peygamber Efendimizden (s.a.v.) bir kıssa ile başladı.

Hasan ve Hüseyin Efendilerimiz daha yeni yeni yürümeyi öğreniyorlardır. İki kardeş dedelerine olan sevgilerinden her an onu görmek istiyorlardı. Onun kâinatın efendisi olduğunu anlamışlardı sanki. Yine bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir gün ashabı kiram ile sohbet ederken, düşe kalka mescide girdiler. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in yanına gelirken düştüklerini görünce konuşmasını yarıda kesti ve onları kaldırdı, sevdi, kucakladı. Sonra da şöyle buyurdu:

“Cenâb-ı Hak, ‘Mallarınız, evlatlarınız fitnedir, birer imtihan vesilesidir.’ diye ne doğru buyurmuştur! Bu iki çocuğa baktım; düşe kalka yürüyorlar. Sabredemedim, konuşmamı kestim, kaldırıp buraya getirdim.”

İşte bunu anlattı imam efendi. Ardından geçtiğimiz günlerde, kendisine altmışlı yaşlarda bir amcanın geldiğini söyledi. Amca demiş ki: “Babam vefat etti hocam. Ama bunca sene başımı hiç okşamadı bu da içimde uhde kaldı. Bunun vebali var mıdır? ”

Dinlerken bir şey olmadı da oturup düşününce derinden etkilendim. Söylenenin ne kadar doğru olduğu bilinmez ama bir baba oğlunu hiç öpüp koklamaz mı diye aklımdan geçirdim. Zor bir durum hem de çok zor. Babam bana selam vermediği zaman acaba küstü mü diye düşünen ben, herhalde böyle bir babaya sahip olsam gerçekten zor zamanlar geçirirdim. Düşünmesi bile insanı etkiliyor.

Peygamber Efendimizin (s.a.v.) çocuk sevgisiyle alakalı bir sürü kıssası var. Anlatmakla bitiremeyiz, ancak buna rağmen çocuklarımıza, kardeşlerimize sevgiyle bakıp şefkatle süzemiyorsak bir sıkıntımız var demektir. Eskiden, camiye kuran kursuna giderken caminin içinde smack-down oynar, tespih savaşı yapardık. İmam efendi bizi oynatırdı güreşin, sünnettir derdi. Ama yaşlı bir amca bize kızar, hemen dışarı yollardı. Bir de zaman ilerledikçe, Peygamberimizin hayatını daha da öğrendikçe eskiden bize yapılan muamelenin ne denli sevgi yoksunu olduğunu görüyorum.

Çünkü bize kızan yaşlı amcayı birçoğumuz hâlâ sevmiyor… İnşallah geleceğin büyükleri olarak çocuklara, camileri muhabbetle, enerjiyle dolduran gençlere biz kızmayacağız.


Burakhan Doğan'ın Yazısı.