Merve Karabulut

Güneş her gün birimiz için doğar. Her birimiz biliriz ki akşam güneş batacak ve sonra karanlık aydınlığa kavuşacak.

Her birimizin olmak istediği bir yer, bitmek tükenmek bilmeyen hayallerimiz var. Ve her birimiz o hayallerin gerçekleşeceğine inanarak zamanın geçmesini bekleriz. Peki, zaman dediğimiz şey isteklerimizi yerine getirmek için mi var yoksa bizde zaman içinde akan nehirdeki bir su damlası mıyız? Demem o ki zaman her hayalimizi bize sunmak için akmayacak. Bir gün o nehirdeki su damlası okyanusa düşecek ve hep aslında ulaşmak istediği ama kendisinin bunu bilmediği yere ulaşacak. İşte o gün soracak kendisine su damlası: “Benim hayalim de bu okyanus hiç oldu mu? Yoksa ben hep bir avuç suya ulaşmak için mi hayaller kurdum?” Bu sorunun cevabını düşünürken anlayacak ki okyanusu bırakıp bir avuç suya ulaşmaya çalışırken o suda boğulup, kaybolup gitmiş.

Su damlası… Her birimiz okyanusu unutup bir avuç suda boğulup gitmiyor muyuz? Nelerin peşinden koştuğumuza bir bakalım. O peşinden koştuklarımız mı bizi okyanusa ulaştıracak.

Her gün, her saat, her saniye bir su damlası buharlaşıyor bu dünyada… Ve her an bir insan arkasına bakmadan göçüp gidiyor bu hayattan… Ne diyordu şair “Kalbim aç, etim yanık, dünya diz çöktüğüm yer kadardır.” Böyle özetliyor dünyayı Zarifoğlu. Bu kadar ciddiye aldığımız dünya diz çöktüğümüz yer kadar. Anlamak istemeyen, dünyayla dolu yüreklerimiz var bizim. Kaskatı, soğuk ve kendini boşluğa hapseden yürekler… Elbet bir gün eriyecek yüreğimizdeki buzlar ve o zaman bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Buzlar yok olup gidecek ama varlığımız sonsuza dek kalacak. Mutlu bir sonsuzluk için şu soruyu her yere yazıp asmalıyız belki de. “Ölenler sığar mıydı dünyaya olmasaydı ahiret?” Evet, hepimiz ölecek yaştayız. Kehf suresi 45. ayette Allah şöyle buyuruyor: “Ey Muhammed! Sen onlara dünya hayatının misalini ver. Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkileri (her renk ve çiçekten) birbirine karışmış, nihayet bir çöp kırıntısı olmuştur. Rüzgârlar onu savurur gider. Allah her şeye muktedirdir.” Bizde savrulup gitmeden bu ayete kulak vermeliyiz. Bırakalım kulağımıza fısıldasın gerçekleri. Ve bu satırları okuyorsak hâlâ şanslıyız ve nehirde bir su damlasıyız. Öyleyse bu mübarek Ramazan ayı bizim okyanustaki yerimizi belirlesin ve her an okyanusa ulaşmaya çalışan sımsıcak yürekler bizimle olsun.


GENÇ'ın Yazısı.