Yollarımız İlla ki Kesişecek
Taha Kılınç
Genç dergisinin siz genç, dinamik, aklı başında okuyucularından da helallik rica ediyorum. Biliyorum ki, yollarımız illa ki kesişecek.
"Yazmak şahitlik yapmaktır” diyerek başlamıştım düzenli olarak yazmaya. Mütevazı, öyle herkesin haberdar olmadığı ama kesinlikle işlevsel bir haber sitesiydi başladığım yer. Sonra Söz Ola geldi, ardından da Genç. Yaklaşık dört yıldır bu köşede, belki de hakkım olmayacak şekilde iddialı bir isimlendirmeyle, “Söylemesem Olmazdı” başlığı altında yazılar yazıyorum.
Köşeme bu adı seçmemin gerekçesi, kendi gündemime göre acil, gerekli ve önemli bulduğum şeyleri, mümkün olduğunca sözümü sakınmadan dile getirme arzumdu. Zaman zaman patavatsızlık derecesine varan bir üslupla bunu yaptım da.
Yaklaşık dört yıldır, bazen katıldığınız, bazen katılmadığınız, bazen de kızdığınız ve eleştirdiğiniz yazılar okudunuz bu köşede. Bazıları dikkate alıp yanlışımı düzelttiğim, bazıları da “Hayat böyledir” diyerek gülümsediğim eleştirilerdi bunlar. Şimdi artık bu köşeden sizlere son defa sesleniyorum. Hayat ırmağının akışı gereği demir alma, başka kıyıları dolaşma, başka iklimlere yol alma zamanı.
İzninizle, bu veda yazısında, bugüne dek sizlerle yürüdüğümüz bu yolun bana öğrettiği üç temel şeyi paylaşmak istiyorum, sözlerime son vermeden evvel:
• Yazı çok önemlidir, eyvallah. Ama yazıyı da fetişleştirip put seviyesine çıkarmamak gerekir. Nihayetinde tesiri yaratan Allah olduğuna göre, yazarın “Yazdım ama kimse dikkate almadı, demek ki insanların doğruları öğrenmeye ihtiyacı kalmamış” türünden pozlara bürünmesine hiç gerek yok.
• Yazılan ne ve nasıl olursa olsun, yazının çapı muhatabın anladığı kadardır. Dolayısıyla çok fazla edebiyat parçalayıp, anlaşılmamayı marifet saymaya, sonra da suçu muhataplara atmaya lüzum yoktur. Piyasada, kerametleri yalnızca anlaşılmamaktan ibaret olan birçok ‘yazar’a bakınca, onca çabaya acımamak mümkün değil.
• Çok sıradan ‘vaaz’ üslubuyla bir şeyler söylemek de, çok keskin ve kırıcı üsluplar kullanmak da muhataplarda kekre bir tat bırakıyor. Vaaz üslubunun etki etmesi için, muhataplarınızın sizi “vaiz” olarak konumlandırmış olması gerekiyor, zaten o zaman da ne söyleseniz gidiyor, etkili üsluplara gerek kalmıyor. Öte yandan, kitleleri itham altında bırakarak, kaba genellemelerle insanların gönüllerini kırarak da varılacak bir yer yok. Bu ikisinden kesinlikle kaçınmak gerekiyor.
Bana emanet edilen bu köşeyi en güzel, en etkili, Rabbimize hesabını en rahat verebileceğim biçimde kullanmaya çalıştım. Yine de bunları tam anlamıyla yerine getirdiğimi söyleyemem. İnşallah çok fazla kalp kırmamışımdır, çok fazla kul hakkı ihlal etmemişimdir, çok fazla vakit israfına sebep olmamışımdır.
Bitirirken, iki özel teşekkür borcum var, onları da eda edeyim:
Kıymetli Lütfi Arslan Ağabeyim, hiçbir satırına katılmadığı yazılarıma bile müdahale etmedi. Hatta bazı yazılarıma “Olsun, yine de yayınlayalım” diyerek göğsünü gerdiğini yakinen biliyorum. Bu, benim ve yazılarımın hak etmediği derecede cömertçe bir tavırdı. Bundan ötürü hep çok rahat oldum, sonsuz müteşekkirim.
İkinci özel teşekkürüm Genç dergisinin şair Yazı İşleri Müdürü sevgili Süleyman Ragıp Yazıcılar kardeşime. Aslında bu veda aylar öncesinde gerçekleşecekti, ama Süleyman kardeşimin ısrarı, hatta zorlamasıyla bugünlere kalmış oldu. Süleyman’la da gerçekten son derece uyumlu ve verimli bir çalışma tempomuz oldu, teşekkürler, emeğine sağlık.
Son olarak, Genç dergisinin siz genç, dinamik, aklı başında okuyucularından da helallik rica ediyorum. Biliyorum ki, yollarımız illa ki kesişecek.
Rabbimiz de bunu vaad etmiyor mu bize:
“Herkesin yöneldiği bir kıblesi (gidişatı, amacı, hedefi) vardır; siz hayırlar için yarışın. (Bilin ki) nerde olursanız olun, Allah sizi bir araya getirecektir. Muhakkak ki Allah’ın her şeye gücü yeter!” (Bakara.148)
Selam ile…
GENÇ'ın Yazısı.