Obama yemin ederek görevine başladı. “Ben, Barack Hüseyin Obama” diyerek hem de… Milyonlarca insanın canlı yayınla izlediği yemin töreni bir müddet daha konuşulur muhtemelen. Bana da şu soruyu sormak düşsün: Acaba İsrail’in törenden bir müddet önce Gazze’den apar topar çekilmesi bunu sağlamak için miydi? Komplo teorilerine fazla inanmayın ama onlarsız da kalmayın diyerek bu konudaki esas görüşümü ifade edeyim: İsrail sahneyi biraz da Obama şovun kapalı gişe sahne alması için boşalttı.

Obama’nın ne konuşacağı merakla bekleniyordu. Nitekim konuşma ertesi kelime ve cümle analizleri bundan sonra izleyeceği politika ile ilgili ipuçları çıkarma amaçlıydı. Tabii herkes kendi açısından baktı. Bize mesela yeni başkanın İslam dünyasına ilişkin “sadece karşılıklı çıkarlar değil karşılıklı saygı bağlamında bir ilişki” sözü yetti. Artık buradan ne inciler çıkar, ne inciler…

Konuşmada ABD basınının en çok dikkatini çeken farklı dinleri ve inançları sayarken Obama’nın kullandığı “non-believers” ifadesi idi. İnançsızlar anlamındaki bu kelime ABD basını tarafından bu kesimin resmi anlamda kabulü gibi algılandı. Malum; batı ülkeleri içerisinde tek tanrıya inananların en yüksek oranda seyrettiği ülke ABD. Buna rağmen bu ülkede yaşayan her dört kişiden biri kendisini ya ateist, ya agnostik (bilinemezci) ya da neye inandığını bilmeyen olarak tanımlıyor. Obama ABD’yi inançsızların da ülkesi olarak tanımlayarak bu kesimi de gördüğünü ifade etmiş oldu. Konuşmada İsa ve İncil atıfları da dindar ABD’lileri yeterince tatmin edecek kadar vardı zaten. Müslümanlar da ABD’nin ülkeleri olduğunu konuşma vesilesi ile öğrenmiş oldular. Yahudi ve inançsız ortaklarına rağmen bundan memnun oldukları şüphe götürmez.

Obama merakla izlenecek bir politik yolculuğa çıkıyor. Bugüne kadar yaptıkları ile bu yolculuğun heyecanlı, şaşırtıcı ve ilginç olacağını umabiliriz. Bakalım nefesi nereye kadar yetecek?


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.