Gazze`de Olan Niye Oldu?
Nedim Kaya
1967’deki 6 GÜN Savaşlarında İsrail hemen hemen bütün Arap âlemi ile savaşmış ve 6 gün gibi kısa bir sürede onları darmadağın ederek toprağını dört katına çıkarmıştı. Bugün 23’üncü gündür ki İsrail küçücük Gazze şehrine topuyla, tüfeğiyle, fosfor bombaları ile saldırıyor ama henüz şehrin kenar mahallelerinden içeriye adımını atmış değil. Burası bundan gurur duyanlarla dolu. Beş adım ötedeki Mısır sınırına koşup kurtuluşa ermenin (!) bin yolu varken burada Gazze’ye giriş yolları aranıyor, çıkış yolunu arayan yok. İslam âleminin halklarını bu kadar tek yürek haline getiren başka bir olay olduğunu hatırlamıyorum.”
İslam Ülkeleri Sivil Toplum Örgütleri Birliği’nin gündeminde Gazze’nin olduğu olağan istişare toplantısına Gazze’den telefonla bağlanan İHH İnsani Yardım Derneği Başkanı Bülent Yıldırım’ın sözleriydi bunlar. Bu yorumu makul kılan ise bu canlı bağlantıdan habersiz Gazze’de bir şekilde yardım konvoylarında bulunmuş çeşitli sivil toplum örgütleri temsilcilerinin hep aynı iki noktaya işaret etmesi, “Gazze’de halet-i rûhiye şaşırtıcı derecede yüksek” ve “belki de naklen yayının etkisi olsa gerek yöneticilerin nasıl davrandığına bakmadan İslam âlemi tek yürek.”
Benim kafama takılan da son cümledeki tenakuz. Belki de ilk kez Filistin’e yapılan bu derece caniyane ve ölçüsüz bir saldırıda Arap âlemi bu derece sessiz ve bölünmüş bir görüntü verdi ama o da ne? Meğer Arap halkları da ilk kez bu defa bu kadar tek yürek olmuş.
Stratejist falan değilim, İsraillilere akıl vermek ne işime gelir ne de vazifem, ama yaklaşan seçimlerde oylara olacak muhtemel etkisi dışında bu işgal İsrail’e neler getirdi neler götürecek hiç hesap edildi mi acaba? Bir İsrail gazetesinin yorumuna göre bu saldırıdan sonra İslam âleminin en ılımlıları kabul edilen Türkiye’de bile Hamas’a sempati doruk noktaya çıktı. Dün bir solcu yazarımızın Gazze davasına “sadece İslami kesim sahip çıkıyormuş gibi bir görüntü oluşmasından” rahatsızlığını dile getiren bir yazı yazması bende de var olan bu kanıya taç eklemiş oldu.
Peki, ne olacak? Ölen 1300 kişi ve dağılan binalar Filistin halkının “aklını başına mı getirecek”? Yoksa o sahneleri yaşayan körpecik yürekler nefretle mi dolacak? Hamas’ın önümüzdeki yirmi yıllık sempatizan ihtiyacı giderilmiş olmayacak mı? İsrail’in görünürde didiştiği ama aslında konumlarından çok hoşnut olduğu o komşu Arap liderler ne durumdalar dersiniz? Eminim mütedeyyin kesim bir yana otantik sedirlerinde nargilesini yudumlayanlar bile “ Kurban olun şu Türklere onlar kadar olamadınız” diyorlardır. Hani “Arap âleminde adil bir seçim olsa ve aday olması halinde Recep Tayyip Erdoğan veya Abdullah Gül rahatça kazanırdı” derler ya. Bu geyik muhabbetine Gazze olayından sonra ben de “Amenna” derim. Belediye başkanlığına aday adayı olmadığıma göre umarım siyasi şaklabanlık olarak algılanmaz.
“Amerikanın yeni Başkanı oturmadan önce avantajlı konuma geçmek”miş falan bunları planlayan strateji uzmanının aklından şüphe ederim. Biliyorum her zamanki gibi İsrail “darmadağın ettik, düşmana anladığı dilden dersini verdik” falan diyecek Hamas tarafından da “acımadı ki” sesleri yükselecek ama savaşın devamından yana olmadığı müddetçe bu saldırı İsrail’e hiçbir şey kazandırmaz. Plan bu savaş hali psikolojisinin on yıllarca devam etmesi ise o zaman iş başka, yapılacak en mükemmel şey yapılmış demektir.
Hamas’ın bir ara İsrail ile Filistin yönetiminin anlaşması halinde kerhen de olsa rıza gösterebileceğini beyan ettiği barış planına baktığınızda arada “Dünyadaki bütün çatışmaların anası” diye adlandırılan anlaşmazlığa sebep olacak çok şey kalmadığını görürsünüz. %90’ını paylaşma konusunda anlaştığınız pastanın kalan yüzde onu için kopuyor kızılca kıyamet. O zaman ister istemez maksadın savaşı bitirmek değil devam ettirmek olduğunu anlıyorsunuz. Belki birileri “Milli Ruh” olayını bu yolla yüksek tutmak istiyordur. Ama batılı bir yazarın yerinde tespitine göre tuvalete bile yanında silahı ile gidecek kadar kendini tehlikede hisseden nesillerle nasıl bir ruh hali oluşturulabilir ki? O paranoya ile yaşayan biri gelecekte nasıl barış toplumu isteyebilir ki? Kurulduğu 1948 yılından bugüne kadar tehditsiz bir tek gün yaşamayan İsrail’de savaş görmemiş bir tek insan var mı? Bütün bunlar Gazze saldırısına olan yüzde 95’lik desteğin zemini hakkında fikir vermektedir.
Anlaşılan o ki bu badire de atlatılacak, bir kaç yıl sonra belki yeni saldırıları yeni kahramanlık öykülerini dinleyeceğiz. Ama bu son Gazze olayında hatırda kalan Arap liderlerin acziyeti olacaktır. Bazıları fitne bazıları komplo teorisi diyecektir ama ben acaba bu çatışma yerlerde sürünen petrol fiyatlarını varil başına birkaç dolar arttırdığı için bütçe planlarını 140 dolarlık petrole göre yapan liderlere ilaç gibi mi geldi diye merak edip dururum.
GENÇ'ın Yazısı.