Şiraz Hafızsız Hafız da Sadisiz düşünülemez. Kuran’ı on dört okuyuşta okuyan Hafız rinttir; asidir. Divanında Fatih Sultan Mehmet’e nazirede bulunur. Doğu şairlerinin imamesidir.

Halka ve konuşma diline ismini vermekle övünen Fars eyaletinin başkenti Şiraz. Sadi’nin, Hafız’ın, filozofların, kralların, portakalın, gülün şehri. 13.yüzyılın sanat ve edebiyat başkenti. Zend Hanedanı Kerim Han’ın en güzel eserleri  Şiraz’da parıldar. Kendini Hz. Muhammed’in vekili olarak gördüğünden unvan olarak “Vekil” adını kullanır. 12000 işçiyle inşa ettirdiği Kerim Han kalesinin üzerine “Şiraz’a yeni gelen bir gezgin uzun süre Kerim Han Sarayının endamını  övmekten geri duramayacaktır” yazdırır. Ama bu kibri kaleyi korumaya yetmez. Gacarlar’ın kurucusu başkenti Tahran’a taşırken sarayı yıkar. Sarayın bugün sadece dış duvar süslemeleri ayakta.

Şiraz’da muhakkak gezilmesi gereken yerlerden biri de Vekil Cami. İç avlusu nadide çinilerle bezenmiş. Tek parça taştan oyulan sütunlar camiye Endülüs havası verse de avludaki çiniler İran’da olduklarını haykırıyorlar. Camiden kapalı çarşıya geçmek mümkün. Egzotik çarşıda belki bir avluya veya çay haneye belki de kilimler sergilenen bir hamama rastlayabilirsiniz. Gümüş işlemeli otantik kolye bir anda boynunuzu süsler. Safranlı dondurmanın tadı dudaklarınıza yayılır.

Diğer durak yerimiz Nasirülmülk Camii. On iki sütunu, mozaikleri ve  güldesteleriyle* camii mimarisinin Şiraz’daki en iyi örneği. İrem ve Narencistan bahçeleri ise çarpıcı güzellikte. Bahçeyi boydan boya dolaşan su yolunun iki yanında bodur limon  ağaçları sıralanmış. İki yaprak ödünç alıp elleriniz arasında ufalayın ve kokunun ruhunuza işlemesine izin verin. Ortalığı ısıtan güneş bir sene evvelin mahsulü portakalları ışık tufanına tutarken sanat öğrencileri çimenlere bağdaş kurmuş her yeri  resmedilesi bahçenin bir köşesini kâğıda aktarır. Bahçenin girişindeki sarayın dış yüzü ince çiçek desenleriyle bezenmiş. Havuza yansıyan saray görüntüsünde desenler silikleşirken havuzu çevreleyen çiçekler bu ahenge hayat katmış.

Bahçenin köşesindeki rengârenk çiçek tarlası dikkat çekmeyecek gibi değil. Minik serçelerin ağırlığından boyun bükmüş gelincikler kıyafetlerinin rengini değiştirmişler. Pembe, sarı, turuncu, İran gelinciği olarak isimleri de değişmiş. Ama tarladaki  kırmızı gelincikler kadar güzeller.

İmam Rıza’nın kardeşinin türbesi Şah-e Çerağ 1700’lerin sonunda yapılmış. Ehlisünnette sivri ve uzun olan minareler burada yarım soğan başı şeklini almış.

Şiraz Şah zamanında keyif mahsulleri üretiminde çok iyiymiş. Şiraz’ın meşhur üzümleri şaraba adını vermiş. Avrupa’dan şarap turları yapılmış. Bugünkü hükümet için şeriat her şeyin üstünde. Onlar bugünkü materyalist dünyada haramdan gelen  ekonomik avantajlara sırt dönecek kadar güçlüler.

Şiraz Hafızsız Hafız da Sadisiz düşünülemez. Kuran’ı on dört okuyuşta okuyan Hafız rinttir; asidir. Divanında Fatih Sultan Mehmet’e nazirede bulunur. Doğu şairlerinin imamesidir. Hafızın şiirinin etkisi, zamanını aşıp sıradan halka, âlime, dünyacıya ve  ahiret ehline yazmasındandır. Gezgin şair Sadi’den etkilenmiştir. Sadi gezer dolaşır ama hep ana vatanı Şiraz’a döner. Bostan ve Gülistan’ından ibretler yayar anlayanlara. Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirini mırıldanarak çıkılır hafızın bahçesinden…

Hafızın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz’ı hayal ettiren ahengiyle.

*minik minarecikler


Hande Berra'ın Yazısı.