Tribünden Gazze`ye Destek
İsrail yaklaşık bir ay boyunca Filistin’i vurdu. Sonra kendi kararıyla ateşkes ilan etti. Filistin’in işgali sürecinde, İsrail’e en kararlı ve sert tepkiyi Türkiye verdi. 7’den 70’e meydanları doldurduk. Yardım kampanyaları ile Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu gösterdik.
Ve elbette tribünler… Lig’e ara verildiği bir dönemde, tribünlerde ete kemiğe bürünen taraftar grupları, bu kez meydanlardaydı. İnternet üzerinden yardım kampanyalarına katıldılar. Birbirleriyle sürekli kavgalı oldukları için, normal şartlarda bir araya gelmesi çok zor olan taraftar grupları yan yana omuz omuza Filistin’e destek verdiler. Onlardan da bu beklenirdi, helal olsun. Ülkenin önemli sivil toplum örgütlerinden taraftar grupları savaşa karşı, mazlumdan yana, bravo!
Neler oldu, neler bitti? Kısaca bir hatırlayalım, hepsi teker teker teşekkürü hak ediyor.
Kanoute adamsın sen!
Tüm dünyada ses getiren ilk eylem, Sevilla’da oynayan Kanoute tarafından yapıldı. Kral Kupası’nda Deportivo La Coruna ağlarını havalandırdıktan sonra formasını sıyırdı. Filistin yazılı tişörtüyle İsrail’e tepkisini gösteren Malili golcü, Gazze’de yaşanan drama tüm dünyanın dikkatini çekti. Kanoute’nin protestosunun Filistin Özerk Yönetimi lideri Mahmud Abbas’ın İspanya Kralı Juan Carlos ile Başbakan Zapatero’yu ziyaretinden bir gün önce gerçekleşmesi dikkatlerden kaçmadı.
Tepkiler çığ gibi büyüdü. Madrid’deki İsrail Büyükelçisi Raphael Schultz, futbolcunun sınırları zorladığını ancak hareketinde ülkesine karşı bir tehdit olmadığını vurguladı. Elbette tepkiler övgüler yanında solda sıfır kaldı. Filistin cephesinden Kanoute’ye övgü yağdı. İran’dan bir spor kulübü futbolcuya kesilen cezayı üstlenebileceğini duyurdu. Kanoute’nin tavrı ise çok şıktı: “Benim için onurdur!”
Kanoute bunu hep yapıyor
Sevilla’nın Müslüman futbolcusu, daha önce takımının göğüs reklâmını veren bahis şirketi yüzünden oynamamak istememiş ve formasının üstünü ince bantla kapatmıştı. İslami bir hayır kurumuna verilen bağış karşılığında reklâma sesini çıkarmayan Kanoute, İspanya’da kapanmak üzere olan bir camii için de 500 bin avrodan fazla harcayarak mekânın ibadete açılmasını sağlamıştı.
Tribünde Filistin bayrağı kavgası
Kavgalar çıkmadı değil. Devre arası kampı için Hollanda’da bulunan İsrail’in Tel Aviv takımı Hollandalı Den Helder bir dostluk maçı için bir araya geldiler. Maç esnasında tribünlerde büyük bir Filistin bayrağı açıldı. Başrollerinde iki Türk’ün de bulunduğu dört protestocu ile İsrailli taraftarlar arasında kavga çıktı. Polis olaya müdahale etti. Maça 10 dakika ara verildi. Olay sonrası protestocu grup, amaçlarının Filistin ile dayanışma halinde olduklarını göstermek ve dikkatleri Ortadoğu’daki vahşete dikkat çekmek olduğunu söyledi. Grubun polise itirazı üzerine tribündeki İsrail bayraklarına da el konuldu.
Filistin için bir aradalar!
Trabzonspor taraftarlarının `kalearkası.net` adlı taraftar sitesinde başlattığı, `Filistin İçin Ortak Duruş` kampanyasına pek çok taraftar sitesi destek verdi. Siteye giriş resimlerini değiştiren taraftar grupları sadece internet ortamında değil, meydanlarda da bir araya geldiler. Normal şartlar altında bir araya gelmeleri neredeyse imkansız olan GFB, Ultraslan, Teksas, Çarşı, Çılgınlar, samsunspor.biz, Tatangalar, KSK Çarşı, Göztepe Yalı, Nalçacı, Gecekondu gibi taraftar grupları, ortak bir payda da belki de ilk defa buluştular. Çağlayan, Beyazıt, Sakarya, Konya, Adana, Diyarbakır, Ankara gibi illerde çeşitli sivil toplum örgütlerinin düzenlediği eylemler ve protesto gösterilerinde, on binlerin yanında yer aldılar. Tek bir ortak nokta vardı: Diren Filistin, kahrol İsrail!
Süper Lig olmazsa, Türkiye kupası var!
İsrail’in Filistin saldırıları esnasında Süper Lig tatildeydi demiştik. Ama Türkiye Kupası maçlarında Filistin’e destek sloganları atıldı, pankartlar açıldı. Galatasaray ve Malatyaspor arasında oynanan Fortis Türkiye Kupası maçında tribünlerde Filistin`e destek amaçlı pankart açıldı.
Galatasaray taraftarları, maç başlamadan önce olduğu gibi maç içinde de Gazze`ye düzenlediği askeri harekât nedeniyle İsrail`i protesto etmeyi sürdürdüler.
Kapalı tribünde taraftarlarca Filistin bayrağı açılırken, kenarlarında Filistin bayrağı ile Ultraslan taraftar grubu ambleminin bulunduğu, ``Bebek katili İsrail, Filistin`den defol`` yazılı bir pankart da asılı tutuldu.
Yardım maçına büyük destek!
İsrail, Filistin’den çekildi ama bu yeniden saldırmayacağı anlamına gelmiyor. Filistin, dünyanın gündeminden düşmedi. Bu yazının yazıldığı tarihte, dünyanın her yerinden kampanya haberleri gelmeye devam ediyordu. Bunlardan biri de, G.Saray`ın yıldız futbolcusu Arda Turan`ın, "Büyüklerimiz organize ederse Filistin`de mağdur olanlar için yardım maçı yapabiliriz." açıklamaları ile oluşan gündemdi. Arda’nın takım arkadaşı, Lincoln’un yanı sıra, Fenerbahçeli Alex ve Roberto Carlos da yardım maçına destek vereceklerini söyledi. Sadece bu kadar mı? Elbette değil. Sivasspor’un patronu Bülent Uygun, Eski futbolcu Hakan Şükür, Eskişehirsporlu El Saka ve eski hakem Mustafa Çulcu da Filistin için göreve hazır. Filistin için yardım maçının en kısa zamanda yapılması gerekiyor. Biz de bu maçta yerimizi mutlaka alacağız.
Alex Kilise İstedi mi? Kewell ‘Ezan Sesi Güzel’ Dedi mi?
Hatırlarsınız, 2002 Dünya Kupası’nda Galatasaraylı futbolcu Arif Erdem, Milli Takım otobüsünün direksiyonuna geçmiş, bütün topçuları Cuma namazına götürmüştü. O zamandan bu yana (elbette öncesinde de ciddi tartışmalar olmuştu) dindar futbolcular daha çok konuşuluyor. Futbolun devre arasında da gündem sıkıntısı çeken spor medyası ortaya bir laf attı: “Alex kilise istedi”
Ülkemizde futbolcuların dini taleplerini dillendirilmediği biliniyor. Peki Alex, kilise istemiş miydi? Alex’in, Milan’lı Kaka’nın başını çektiği ve çoğunlukla Brezilyalı topçulardan oluşan İsa’nın Sporcuları olarak adlandırılan bir gruba üye olduğu biliniyor. Fakat bu istek, gündeme oturmadan silindi, gitti. Önce Fenerbahçe yönetimi haberi yalanladı, ardından Alex web sitesinde ‘İbadetimi istediğim yerde yaparım. Kilise istemedim” dedi. Olayı ‘saçmalık’ olarak yorumladı.
Medyanın reflekslerine bayılıyoruz. “Alex kilise istedi” haberinin ardından, başka gazetelerde, Galatasaraylı futbolcu Kewell’in sözlerine yer verildi: “Kewell ezanla huzuru buldu ve gollerine kavuştu” başlığıyla verilen haberde, yıldız futbolcunun İstanbul`da yeniden doğduğu anlatıldı. Kewell, İstanbul`da ilk dikkatini çekenin camiler olduğunu belirtirken, “Evim bir caminin yanında ve gerçekten nefes kesiciler. Ezan sesi de çok huzur verici.” diye konuştu.
Ve ardından Rüştü: “Maçlardan önce Allah`a bana güvenenlere mahçup olmamak için mutlaka bildiğim duaları ederim. Bunun yanında Ayet-el Kürsi, Felak, Nas ve İhlas surelerini okurum.”
Futbol ve Din tartışması ne zaman ortaya atılsa, eteklerdeki taşlar dökülüyor. Spor Kültürü’nde maç önce dua eden Fırat Aydınus’a yapılan linç girişimini yazmıştık. Kutlu Doğum Haftası’nda yaptığı açıklamalara haftalarca gündemde kalan Hakan Şükür’ü hatırlayın. Böyle bir durum var Türkiye’de!
Kim ne derse desin, yabancı futbolcular Türkiye’de inançlarını özgürce yaşıyorlar. Fakat aynı hoşgörü Türk futbolcularına gösterilmiyor. Dünya futbolunda normal karşılanan hareketler, Türkiye’de ‘kaşınmaması gereken’ noktalar arasında yerini koruyor.
Hıristiyan oyuncular üzerinden yürütülen kampanyalarda, dikkatler onların özgürlüklerine çekilmiyor, bu özgürlük, Müslüman oyunculara tekme atmak için kullanılıyor. Hakan Şükür’ün mesajı, Fırat Aydınus’un duası, inancı gereği görülmüyor. Dahası, işin içinde tarikat ve cemaat bağlantısı aranıyor. Korkumuz, içinden bir türlü çıkamadığımız kısır laiklik tartışmalarının spor kulüplerine de sıçraması..
İbrahim Özkahyaoğlu'ın Yazısı.