A. Yasin Demirci

İslam dünyasının hemen her köşesinde bir sıkıntı, bir trajedi var. Filistin’de, Irak’ta ya da Afganistan’da yaşanan trajedilerde haberdar olsak da pek çoğundan bihaber kalıyoruz ne yazık ki. Tıpkı güneşin ilk ışıklarının aydınlattığı topraklardan Myanmar’da yaşayan Rohingya Müslümanlarının trajedisinden bihaber olmamız gibi. Bırakın yaşadıkları trajediyi acaba onlardan kaçımızın haberi var. Yakın zaman önce Tayland ordusunun derme çatma teknelerle ülkeye sığınan 992 Rohingyalı Müslümanı denize zorla geri göndererek ölüme terk etmesiyle gündemimize ancak girebilmişlerdi. Oysa yıllardır Budist Myanmar askeri rejimin gölgesinde zor bir hayat sürüyorlar.

Rohingyalı Müslümanlar, Burma, ya da yeni adıyla Myanmar’ın Arakan bölgesinin ezilen sakinlerinden. Burmalı kültürüne yakın olmakla birlikte etnik köken olarak Burmalı değiller. Myanmar`daki askeri rejim Rohingya Müslüman azınlığını ülkenin 130 etnik azınlığı içinde saymıyor. Rohingyaların kökenleri, İngiltere`nin 1821`de bölgeyi ilhak ettiğinde getirdiği Bengali dilinde konuşan ve Rohingya denilen Müslüman işçilerden geliyor.

Rohingyalar Myanmar hükümetinin baskısı altında yoğun bir Budistleştirme çalışmalarına muhatap oluyorlar. Kendilerine ait bir kimlikleri bile yok. Devletin hiçbir imkânından yararlanma hakları yok. Seyahat etmeye, ekonomik faaliyette bulunmaya, doğumları, ölümleri ve evlilikleri kaydetmeye ve eğitim almaya kalkıştıkları zaman sert engellerle karşılaşıyorlar. Bu zorluklar sebebiyle Rohingya Müslümanlar dalgalar halinde yeni hayatlara başlayabilmek için denize açılıp ülkeden kaçmaya çalışıyorlar. Daha çok Malezya`ya gitmek istiyorlar. Malezya`da resmi rakamlara göre 14 bin 300 Rohingya mültecisi bulunuyor. Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’ne göre, Rohingyaların yeryüzünde tehdit altındaki 10 halktan biri.


GENÇ'ın Yazısı.