Omuzdaki O El ve Yüzyıllık Anlam
Amerikalılar ne kadar farkındalar bilmem ama süper bir devlette yaşıyor olmanın getirdiği içselleştirilmiş bir üstünlük duygusuna sahiptirler. En azından çoğu için bu böyledir. Üzerlerinde emanet gibi duran o nezaketleri, abartılmış ilgileri ve mesafe duyguları sizi iter zaten. Olmanız gereken yere hem de… Sonuçta siz dünyanın en özgür, en üstün ve en zengin ülkesinin imtiyazlı vatandaşları ile eşit olacağınızı düşünmüyordunuz değil mi? Hele vatandaşlarınızdan bilmem şu kadarı yeşil kart almak için bu kadar çırpınıyor ve yırtınıyorken… O yüzden çok da dünyada ne oluyor, ne bitiyor umurlarında olmaz. Olanların ise bakışları bellidir. Muameleleri de… Tıpkı Washington Post yazarı David Ignatius’ın Davos’ta Başbakanımıza yaptığı gibi… O el hareketini hatırlıyorsunuz değil mi? Hani Erdoğan’ın omzunda biten o el hareketini… Bunun psikolojik anlamı üzerinde ne kadar konuşulsa azdır, çünkü omza konan o elin altında son yüzyılın hikâyesi vardır. Bu hikâye dünyayı çıkarları doğrultusunda yönetmiş bir süper gücün hikâyesidir, ayrıntılarına girmeye lüzum yok. Portre’de okuyacaksınız, aslında Ignatius’ın kökenleri Anadolu’ya dayanıyor. Yerinde tespitler yapabilen, gözlemleri ilginç birisi. Örneğin Ermeni kökenli olmasına rağmen ABD’li Ermenilerin her sene bir yasa tasarısı ile 1915 olaylarını ABD gündemine taşıyor oluşuna karşı çıkıyor, çünkü bunun ancak Türkiye tarafından çözülebilecek bir iç sorun olduğunu söylüyor. Bunun gibi daha nice makul önerileri olan bu gazetecinin Davos’ta Başbakan’a karşı sergilediği tutum ne anlama geliyor acaba? Aslında gayet normal ve sıradan bir davranış onun yaptığı. Dediğimiz gibi o bırakınız Gazze’yi Türkiye’nin bile yerini bilmeyen, sadece İsrail’i dost, Arapları terörist olarak gören bir kamuoyunun gazetecisi ve İsrail’in tezlerine yakın bir isim. İkincisi ise tipik bir okumuş ABD vatandaşının dünyanın geri kalanından –velev ki Başbakan bile olsa- daha nazik, daha makul ve daha akıllı olduğu için önüne geleni tedip etmeye hakkı olduğuna inanan bir imtiyazlı.
Ignatius Davos dönüş yazdığı yazının başlığını “Rasyonel Adamın Ölümü” koymuş. Gerçi burada Davos’ta ekonomik krizle ilgili çıkardığı dersleri yazmış. Ama sonuçta kendi açısından gayet mantıklı ve rasyonel bir davranışa –ki imtiyazlı bir Yahudi’ye verilmesi gerektiği kadar vakit vermekten başka bir şey (!) yapmadı- rasyonel değil kalbiyle hareket eden bir adamın yaptığı muamele onun açısından rasyonel adamın ölümünden başka bir şey değil.
Davos’tan çekip gelmek ne kadar önemli ve sembolik bir bilseniz…
Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.