Kimlikteki ismi Sonya Filipova Emilova. Gönlündeki ve ruh kimliğindeki isim ise Sevinç Emin. Bir Evlad-ı Fatihan. Bir şekilde dergimizle buluşmuş ve aşağıdaki mektubu göndermiş. Vedat Ahmet ile gündemimize Bulgaristan girince, oralardan bir esinti taşıyan bu mektubu da yayınlayalım istedik. Sadece Bulgaristan’daki Türk kardeşlerimiz ve Müslümanlar ile ilgili resim tamamlansın diye değil, ne yapabilirim derdindeki bir yüreğin haykırışını paylaşmak için… Okuyun ve anlayın, neden ümit hiç bitmeyecek?

1984 doğumluyum. Bulgaristan’da büyüyüp yetişen bir Osmanlı torunuyum. Parçalanmış bir ailenin geri kalmışıyım. Kaderin sınavlarından bana kalmış miras; hala ruhi bunalımlarda bocalayan bir annem, her gün artırmaya gayret gösterdiğim gözbebeğim İNANCIM ve güzelliğe davet arzusudur.

Yabancı dil lisesini tamamlayınca (İngilizce ve Fransızca profilli) -ki bu dönem benim cahilliye dönemim sayılır- Rabbim bana hidayet sundu elhamdülillah. Bundan sonra Yüksek İslam Enstitüsü’nde öğretime başladım. Hayalim TV-Radyo-Gazetecilik dalında eğitim görmekti. Lakin maddi imkanlarım buna elvermedi. Hala da öyle. İmtihan işte…

Yüksek İslam Enstitüsünde okurken Müslümanların durumunu araştırma ve tebliğ münasebetiyle birçok şehir, köy ve ülke ziyaret ettim. 7 defa Türkiye, Almanya, Macaristan, Makedonya ve son olarak da Ürdün’de bulundum. İnsanların dertleriyle göz göze gelmek gönül meselemdir; cihadım ise nefes alış verişlerimle haşır neşirdir. Kitaba ve kaleme aşığım; dolayısıyla okumayı ve yazmayı seviyorum.

İnan ki, ağabey, içimde azim, enerji, fikirler fokur fokur kaynıyor; bunu değerlendiremeyen büyüklerime acıyorum, çünkü verebileceğim dünyalar dolusudur, ama bu süreçte büyüklerin yardımına, özellikle de tecrübesine muhtacım. Biliyorum ki gençlerin çoğu da benim gibidir. Bu yüzden bu fırsatı kaçırmamak tam bir "sanattır." Karşımıza çıkan da "sanatçı" olmalıdır.

Ben alemleri fethetmek istiyorum ağabey. Ve bu bir heves meselesi değildir. Zerrelerime kadar hissettiğim bir mecburiyet ve sorumluluktur. Çünkü ben soğuk Bulgaristan’ın katılaşmış kalplerinin buzlu duvarlarını çözmeli ve bu buzları milyonlarca pırlantaya dönüştürerek göz kamaştırıcı saraylar inşa etmeliyim.

Kız olduğuma aldırmayın; gönlüm aciz değildir benim. Vurdumduymazlığın parçası olmaktansa, gerçeğin kölesi olma tercihim katidir. VAZGEÇMEM! Fırtınalarda elemlerin yavrusu olarak yetiştim. O yüzden de şimdi damarlarım güçlüdür elhamdülillah. Duygusallığın zirvesini yaşayan, gökyüzüne yakın değil midir? O yüzden de yağmurların yüzüme çarpmasına aldırmıyorum, çünkü ben damlacıkları avucuma toplayıp, öpmeyi öğrendim... Yıllardır...

Sevinç Emin


GENÇ'ın Yazısı.