Maklube ve Darbe
Anladık ki kalb eden (dönen) feleğin inkılabı (dönüşümü) insanları maklube (döndürülmüş) yaptı.
15 Temmuz gecesi tarihimizin en zor gecelerinden birini yaşadık. Tarihin tekerrür ettiğine şahit olduk. Bundan yaklaşık 700 yıl önce Hasan Sabbah’ın fedailerine tanıklık etmişti bu coğrafya. Bu fedailer devletin bütün kademelerine sızıyor, sultanların en yakın adamları hâline geliyor ve bütün mahrem bilgilerini kendi amaçları uğruna kullanıyorlardı. Anladık ki kalb eden (dönen) feleğin inkılabı (dönüşümü) insanları maklube (döndürülmüş) yaptı. Bunu tersinden de söyleyebiliriz, yaklaşık 40 yıldır bu ülkenin geleceği olan çocuklara maklube (ters döndürülmüş pilav diyebiliriz) yedirerek bünyesine dahil eden yapı, sonunda devleti inkılab (dönüşüm diye çevirsek de bugün Arapça’da bu kelime Türkçe’deki “darbe”ye tekâbül eder) ile haince kalb etmek (döndürmek) istedi.
Öyle ki bu yapının Abla diye tabir olunan kadınlarının darbe gecesi başarılarını kutlamak için maklube denilen bir tür etli pilavdan hazırladıklarını duyduk. 40 yıldır yedikleri-yedirdikleri yemeğin 15 temmuz gecesini işaret ettiğini hiç aklımıza getirmemiştik. Sızıntı Dergisi’nin devlete sızmayı ima ettiğini düşünmememiz gibi. Meğer midemize inen yemek irademize darbe vurmak içinmiş. Şu köşecikte birkaç ay önce irade ile yediğimiz yemeklerin bir ilgisi olduğunu, yediklerimize dikkat etmemiz gerektiğimizi yazmıştım. Bunu bir kez daha anlamış olduk.
Burada organımız olan kalbe kanı döndürdüğünden dolayı kalb denildiğini de not düşmemiz faydalı olacaktır.
Vurarak kırarak bir şeyi tersine döndürmenin adı darbedir. Darbe de esasında Arapça bir kelimedir; fakat Türkçe’ye yerleşerek Türk vatandaşlığını kazanmış bir kelimedir. Arapça da-re-be “vurdu” demektir. Hatta klasik medrese eğitiminde Arapça öğrenirken darebe Zeydun Amran diye çekim yaparız. Darbenin tam bir Türkçe karşılığı yok mu yahu derseniz, tam olarak ona “vurma” diyebiliriz. Darbe sözlükte “itme” anlamına da gelmektedir. İtme deyince aklıma geldi, sosyal medyada muhakkak görmüşsünüzdür, Türkiyeye çekilen operasyonu temsilen konulan bir videoda havuzun kenarında duran bir adamı havuza itmek isteyen bir başkası adamın birdenbire çekilmesiyle havuza düşüyor. Şükür ki Türkiye’yi itip düşürmek isteyenler kazdıkları kuyuya kendileri düştüler.
Darbe demişken, ne ibretlik ki ızdırap ile darbe aynı kökten geliyor. Izdırabın içinde taşıdığı “düzensizlik, kargaşa, karışıklık, huzursuzluk, ayaklanma, isyan, başkaldırı” anlamlarının çoğu darbenin içinde de var. Eğer darbe başarılı olmuş olsaydı, bu kelimelerin hepsini hayatımızda daha çok kullanıyor olacaktık. Çok kullanılan kelime o fiilin hayatta çoğaldığına işarettir.
Bizim akranlar hatırlar, dedelerimiz darbeye ihtilal der. Bu kelime hayatımızdan yok olmuş gitmiş olacak ki 15 Temmuz’dan beri TV’lerde kimsenin ihtilal dediğini duymadım. Hatta 1990’lardan itibaren bu kelime silinmiş olmalı; çünkü 28 Şubat’a da biz ihtilal değil, darbe dedik hep. 1980’e ise bugün darbe desek de ihtilal kelimesini daha çok duyarız dedelerimizden. İhtilal de tıpkı darbe gibi aslı Arapça olan kelimelerimizden. Ha-le-le kökünden geliyor. Biraz daha eskiden kullanılırdı: “Aman ona halel gelmesin” diye. Bu cümlede “Aman ona bir şey olmasın, bozukluk olmasın” demek istenirdi. Anlıyoruz ki ihtilal de “bozma” anlamına gelmektedir. Peki ihtilal sadece devlette mi olur? Sözlüğün verdiği birkaç ihtilal türü: ihtilal-i dimağ «beyin bozukluğu», ihtilal-i nizam «düzen bozukluğu”, ihtilal-i nutuk “konuşma bozukluğu”, ihtilal-i umûr “işlerin bozukluğu.”
Darbenin çağrıştırdığı ama bugün unutulmuş bir diğer kelimemiz de kıyam. Kıyam “kalkma” demek. Birden fazla kişi aynı anda kalkarsa bunun adı kalkışma olur. Allah için kalkmak vardır, gaflet uykusundan uyanmak anlamına gelir. Kıyamete kıyamet denmesinin sebebi o gün herkesin yattıkları yerden kalkacak olmalarındandır.
Selim Tiryakiol'ın Yazısı.