Halkın Devletine Güveni
İbrahim Refik
Ahmet Vefik Paşa, Bursa`da valilik yaptığı yıllarda kapısını bir köylü kadın çaldı. Kadın, saatini kaybettiğini ve aradığı halde bulamadığını, `Vali Paşa`nın gözlüğünü taktığında kaybedilmiş şeyleri bulduğunu` kendisine söylediklerini, onun için köyünden kalkıp buralara kadar geldiğini ve gözlüğünü takıp saatini bulmasını rica etti. Ahmet Vefik Paşa bu saf Anadolu köylüsüne hangi köyden olduğunu ve saatini ne zaman kaybettiğini sordu. Sohbet devam ederken de çarşıya bir adam gönderip kaybolan saate benzeyen bir saat satın aldırdı. Daha sonra kadına yan odanda dinlenmesini söyleyip ikramda bulundu. Bir müddet sonra getirilen saati masanın gözüne yerleştirdi ve hanımı içeri davet etti. Daha sonra gözlüğünü büyük bir itina ile taktı ve: `Hanım hemşire! Ben, kaybolan eşyayı hemen müracaat edilirse aratır, buldururum. Seninkinin üzerinden epey uzun zaman geçmiş. Nerede kaybettiğini hiç hatırlamıyorsun. Al, bunu kullan. Bir daha kaybedersen hemen vaktinde gel.` dedi ve saati vererek kadını uğurladı. Sonra yanında bulunanlara dönerek şunları söyledi: `Halkın saf kalbinde devlet adamı için olan bu itimat hissini asla zedelememek lazımdır.` Aradan bir buçuk asır geçip de bugünlere gelindiğinde ise, devlet yine aynı devlet, insan yine aynı insan; ama devlet (temsil edenlerden dolayı) güven vasfını çoktan kaybedip saygınlığı aşınmaya uğramış. İnsan da, bir haksızlığa uğradığında veya bir şeyi gasbolup kaybolduğunda `Nasıl olsa bir netice alamam, diye devletin adliyesinin ve karakolunun kapısını çalmak yerine, yer altındaki başka karanlık kapıları çalar hale gelmiş.
GENÇ'ın Yazısı.