Hz. Ali, Mısır’a vâli tayin ettiği Mâlik bin Hâris’e bir emirnâme yazmıştı. Orada geçen şu ifadeler hakikaten büyük bir insaniyet ve fazilet örneği sergilemektedir:

“İnsanlara, canavarın sürüye baktığı gibi bakma! Onlara karşı kalbinde sevgi, merhamet ve iyilik duyguları besle! Çünkü istisnasız bütün insanlar ya dinde kardeşin ya da yaratılışta eşindir. İnsanlar hata edebilir, başlarına iş gelebilir. Düşenin elinden tut, kendin için Allah’ın affını istiyorsan, sen de insanları affet, onları hoş gör ve bağışla! Allah’a karşı asla kafa tutma! Affından dolayı asla pişmanlık duyma! Verdiğin cezadan dolayı da sevinme!”

“Seni yoksulluğa düşmekle korkutarak iyilik yapmana mâni olan cimriyi, büyük işler karşısında azmini kıracak korkağı ve gözünü hırs bürümüş kimseleri istişâre heyetine alma!”

“Altından kalkamayacağını anladığın konuları Allah’a ve Rasûlü’ne havale et! Allah’a havâle, O’nun kitabına; Rasûlü’ne havale de onun Sünnet’ine müracaat etmek demektir.”

“Kendini beğenme, yüzüne karşı seni övenlere itibar etme! Yaptığın işleri insanların başına kakma, yaptığın işleri büyütme, onlara verdiğin sözden dönme! Başa kakmak iyiliği bitirir, mübalağa hakikati söndürür, sözünde durmamak ise Hâlık’ın da halkın da nefretini celbeder.” (Bk. Muhyiddîn Seydî Çelebi, Buhârî’de Yönetim Esasları, Haz. Doç. Dr. Mehmet Erdoğan, İstanbul 2000, s. 47-54.)


Alican Tatlı'ın Yazısı.