Camdan Kalp
Merve Karabulut
Bu dünyada mahlûkların en kıymetlisi insan, insanda bulunan organlar içerisinde en kıymetlisi ise kalptir. Bütün hissiyat oradan meydana gelir. Maneviyatın ortaya çıktığı yerde kalptir, bu yüzden Allah’a yaklaşabildiğimiz anlar da kalpten geçer. En büyük küfrün kalp kırmak olmasının sebebi budur zannımca. Çünkü kırdığımız kalpte, kalplerin sahibi olan Allah (c.c) olabilir. O kırdığımız kalp, yüceler yücesi olan Allah (c.c)’ın en sevdiği kalp olabilir. Nitekim Ahmed Yesevi hazretleri şöyle buyuruyor: “Kâfir bile olsa, hiç kimsenin kalbini kırma. Kalp kırmak, Allahu Teâlâ’yı incitmek demektir.”
Düşünsenize bir şey söylüyorsunuz ve o kalp paramparça oluyor.
Kalplerin en güzeline sahip olan Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vessellem, mübârek elleri ile Kâbe’yi göstererek buyuruyor:
“Ey Kâbe, sen Allah’ın evisin. Sen mübâreksin fakat bir Müslüman, bir mü‘minin kalbini kırsa 70 defa seni yıkmaktan daha büyük günaha girer.”
Allah muhafaza etsin hepimizi…
Kelimeler o kadar hassastır ki biz iyi bir şey söylediğimizi sanarken belki de kalp kırıp, kırık kalpten de gözyaşları düşmesine sebep olmuşuzdur. Eğer içimiz sürekli huzursuzsa, sürekli yolunda gitmeyen şeyler varsa hayata bir dur demeliyiz. Yalnız kalıp yakın zamanda dilim neler söyledi, ellerim neler yazdı diye düşünüp, kendimizi sorguya çekmeliyiz. Kalp her zaman doğru yolu hisseder, tabii fıtratı bozulmamışsa. Nerede yanlış yaptığımızı sezgilerimiz bize fısıldayacaktır. Yanlışı ortadan kaldırdığımızda ve kırılan kalbi onarmaya çalıştığımızda ferahlayacağımız muhakkak. Yalnız dikkat, onardığımızda değil onarmaya çalıştığımızda. Çünkü hatayı fark etmek en büyük erdemdir. Fark ettiysek düzeltmemiz an meselesidir.
Elhamdülillah, fark edebilen kalbe…
Kalp kıran taraf değil de eğer kalbi kırılan taraftaysak üzülmemeliyiz. Rahman (c.c) “Ben kırık kalplerdeyim.” buyurmadı mı?
Şimdi dua vaktidir, diyerek dertlerin sahibinin huzurunda secdeye kapanmak ne büyük nimet ne büyük huzur.
Dua dışında çok mühim olan bir şeyde kalbimizi kıran kişiye bunu söylemektir. Çünkü istemeden kalp kırdıysa bunu bilmeye muhakkak hakkı vardır. Kul hakkıyla ahirete göçmek ne büyük azaptır. O kişinin kalbimizi onarmasına izin vermeli ve hakkımızı helal etmeliyiz.
Kelimeler bir kalbi kırmaya yetiyor, dedik. Birde şu zamanlarda ve hatta insanın olduğu bütün zamanlarda kalp kırmaya sebep olan şeylerden biri de siyasettir.
Bediüzzaman Said Nursi diyor ki:” Euzu billahi mine`ş-şeytani ve`s-siyase.” Birçokları bu sözü yanlış yerde ve yanlış amaçlarda kullansa da asıl mana farklıdır. Bir manasının da kalp kırmak ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Çünkü toplumda siyasetin girdiği ortamda eğer farklı görüşten insanlar bir aradaysa kalp kırmak çok yüksek bir ihtimaldir. Birilerinin kalbi konuşmanın sonunda kırılacaktır. Bu yüzden şuna çok dikkat etmeliyiz: Hayatta kalpten daha mühim bir şey yoktur. Her şey gelip geçer ama biz kalplerde hissettirdiklerimizle kazanırız veya kaybederiz. Kazanmak veya kaybetmekten kastım maddi bir şey değil, en büyük gaye olan Allah’ın rızasıdır.
Emin olalım ki bir çift gözden düşen damlanın sebebiysek kalbimiz hep rahatsız olacaktır. Eğer o kalbe sağır ve kör değilsek elbette.
Allah bizleri istemeden veya isteyerek bir kalbi kırmaktan, bir damla gözyaşı olup kırık kalpten akmaktan muhafaza etsin. Bin düşünüp, bir konuşalım vesselam…
GENÇ'ın Yazısı.