Gençlerin dilinden anlayan, sempatik ve esprili dille konuşan, sohbetlerinde samimi ve içten bir anlatımı tercih eden, Türkiye’ye gelişi büyük ilgi uyandıran Numan Ali Han’ı Haliç Kongre Merkezi’nde dinledik geçen ay. O buluşmadan geriye kalan bazı notları paylaşmak istedik sizlerle.

Geçtiğimiz ay, Arif Erbil dostumuzun daveti üzerine Haliç Kongre Merkezi’ne Türkiye’ye gelişi merakla beklenen Numan Ali Han’ı izlemeye gittim. Kendisi “abi gözlem yaparsın hem, güzel olur gelirsen” dediği için, doğrusu bir vazife duygusuyla da gitmiş oldum. :)

Numan Ali’yi ilk defa baştan sona izlemiş, dinlemiş oldum böylece. Duygu ve düşüncelerimi maddeler hâlinde özetlemek isterim:

• Numan Ali ayakta konuştu, sohbeti drama tadındaydı. Anlattığı siyerdi, Hudeybiye antlaşmasına giden süreci, Fetih Sûresi’nin inişini, bu hadiselerden çıkarılması gereken dersleri vs. detaylarıyla öyle güzel anlattı ki dinleyiciler çok şey öğrenmiş oldular. Yani “eğitici” idi.

• Numan Ali’nin sohbeti dramaydı baştan sona, akıcı üslubunun ve münbit kelime kullanımının yanına seyircilerin hayal gücü de eklenince ortaya müthiş bir ilgi, dikkat çıkıyor. Sahne, ışıklar, dekor, kameralar vs. anlatıyı güçlendiren etkilere sahip.

• Numan Ali’nin yaptığı şeyin bir üst seviyesi nedir? Hemen söyleyeyim: Sinema. Film yani. :) Sözler, hikayeler, jestler, mimikler, hareketler vs. bir sınırdan sonra daha da somutlaşmak ister, adeta kelimeler somut gerçeklikler olmayı arzular. İşte bu anlamda Numan Ali’nin dünkü konferansında anlatı gücü yüksekti. Bundan sonrası “anlattığı şeylerin filmi olsa da izlesek” modudur. :)

• Doğrusu benim açımdan hani öyle çok da “işte bu” diyeceğim bir söyleşi, konferans olmadı. Türkiye isimli sohbet medeniyetinde doğmuşuz, hayatımız sohbetle geçmiş; ne ulu çınarlar, ne âşıklar, ne söz ustaları, ne gönül ehli nazeninler dinlemişiz bugüne kadar, böyle olmasını yadırgamayın aman. :) Lakin samimi olduğuna inandığım bir ses tonu kullanması ve anlattığı konuyu özenli çalışmış olması hoşuma gitti. Ve yaptığı çıkarımlardan bazıları geceden heybeme kalan güzel katkılar oldu, bu anlamda kendisine dua ettim, gıyaben teşekkür ettim. (Özellikle Kur’ân’da bahsedilen Hz. İbrahim’in, Hz. Yusuf’un ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) rüyalarının birbirleri arasında derinden bir ilişki içinde olduğunu söylemesi ve bunu açması “maşallah” dedirtti bana.)

• İngilizce sohbet dinlemenin dayanılmaz mutluluğu da söz konusu tabii, bunu da atlamayalım mâlum atmosferle ilgili. Gözlemlediğim kadarıyla daha havalı, tatlı, eğlenceli ve ilgi çekici geliyor insanlara, hususen gençlere. Sohbetçilerin çoğu dinleyecek adam bulamazken Numan Ali için sıraya girmişti onlarca insan, az buz değildi hani. :)

• Tarafsız bir gözle değerlendirecek olursam, Ömer Döngeloğlu ve Nihat Hatipoğlu gibi isimlerin anlatı güçleri, meseleleri hikaye ediş tarzları ile Numan Ali Han’ın anlatı gücü arasında büyük bir fark yok. Elbette seviye, tarz, tavır ve üslup farkı çoktur, bu isimleri kıyas edecek değilim, böyle bir şeye gerek de yok, söylemek istediğim halkın büyük kesimi Ömer Döngeloğlu’nu veya Nihat Hatipoğlu’nu dinlerken adeta mest oluyor, anlatılan konu içinde kayboluyor. Özellikle hikaye edilen siyerden bir tablo ise, o akşam şahit olduğum manzaraya benzeyen bir şekil çıkıyor ortaya, konuşmacının süslemelerine göre sohbet/konferans kıvamını buluyor. Yani her iklim, her seviye, her kültür atmosferi kendi ihtiyacı olan insanı, konuşmacıyı doğuruyor. Bunun aksi de mümkün, her konuşmacı, kendi dinleyici kitlesini zamanla oluşturuyor. Evde çekirdek çitlerken Nihat Hatipoğlu’nu dinleyip huzur bulan, gönlü hayra kabaran bir insan ile simultane çeviriye ihtiyaç duymadan Numan Ali’yi dinleyip “Abi İslam çok büyük, hakikat her dilde aynı” diyerek ufaktan kendisini ayrıcalıklı hisseden bir gencin, psikolojik ve sosyolojik açılardan pek çok ortak noktası olabileceğini, medyatik inşanın atlanmaması gerektiğini, “sözdeki sihrin” her seviyeden insanda ortak yansımalarının olabileceğini düşünüyorum. “Herkes bir yerinden söze yakalanabiliyor”, önemli ve üzerinde durulması gereken bir konu bu.

• Davranıştan önce düşünceleri değiştirme üzerinde durdu Numan Ali. Gayretlerinin ve çabalarının bu uğurda olduğunu belirtti. Tebessüm sahibi, zeki, anlayışlı gençlerle el ele vererek, hikmetle ve güzel öğütle insanları hakka, hayra davet etme davetini yeniledi. Türkiye’yi de ümmet açısından rol model bir ülke olarak niteledi.

• 40 dakikalık sohbetlerde dahi esneyenler, uyuyanlar çok olur. Dün Numan Ali sanırım üç saat konuştu, kimse bana mısın demedi. :) Demek ki hep suç sohbette değil, onu yakıp yıkan, sıkıcı hâle getiren sohbetçiler de vardır. :))

• Sohbet çıkışında bir arkadaşım “bu adam sanki gösteri yapıyor, kalbe değil gözlere hitap ediyor daha çok” dedi. “Doğrusu kimin kalbine dokunduğunu, kimde ne tesir bıraktığını biz bilemeyiz, bir tanımlama ya da sınırlama yapmak doğru olmaz” dedim.

• Mehmet Lütfi Arslan Ağabeyimiz “heyecanın kaynağı sahabe” der sık sık. “Ne söyleyeceğimizi biliyoruz, nasıl söyleyeceğimiz önemli” diye vurgular daima. Kanaatim o ki meselenin özü de burada gizli. İslam tarihine samimiyetle eğilince, büyük bir hazineyi keşfetmemek elde değil. Peygamberlerin ve onların yolundan gidenlerin hayatları aşk, vecd ve diriliş dolu. Kim onların izinden sabırla yürürse, eskimez hakikatleri gündeme ve güncele sunma noktasında gayret ederse, büyük berekete eriyor, büyük hizmete vesile oluyor. Bu anlamda, gördüğüm kadarıyla Numan Ali de bu büyük mana denizinin mütevazi bir yolcusuydu, Allah ihlasını arttırsın, ayaklarını sabit kılsın...


Numan Ali Han Kimdir?

Numan Ali Han 4 Mayıs 1978 Berlin/Almanya doğumludur. Bayyinah Enstitüsü’nün kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olmakla birlikte, enstitünün “Klasik Arapça’nın Temelleri” ve “Kutsal Kelâm” da dâhil olmak üzere bir kısım derslerinin ana okutmanıdır.

Suudi Arabistan’ın Riyad şehrinde giriş seviyedeki Arapça eğitimini tamamlamıştır. Arapça dil bilgisi çalışmalarını, 1993 yılında ülke çapında yapılan Arapça sınavlarında ilk 10’a girdiği için burs aldığı Pakistan’da sürdürmüştür. Esas eğitimi ise 1999 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde, Faysalabad/Pakistan’daki Quran College’ın kurucusu ve resmi müdürü olan Dr. Abdus-Samie’nin tefsir ve Arapça çalışmaları konusunda yoğun dersler vermek üzere ABD’yi ziyaretleri sırasında başlamıştır. Dr. Abdus-Samie’nin eğitimi ile Numan yoğun bir Arapça dil bilgisi anlayışı geliştirmiştir.

Dr. Abdus-Samie’nin özgün eğitim metotlarını benimseyerek ve daha sonrasında öğrencilerine yardımcı olması için onun çalışmalarını İngilizce’ye çevirerek bilgisinden hayli faydalanmıştır.

Numan 2006 yılına kadar Nassau Üniversitesi’nde Arapça öğretmenliği yapmıştır ve neredeyse 7 yıl boyunca ABD çapında 10.000’den fazla öğrenciye çeşitli merkezlerde Standart Modern Arapça ile Klasik Arapça dersleri vermiştir. Kendini 7 yıllık, Kur’an’ın dil bilimsel ve edebî noktalarına eğilen İngilizce bir tefsir serisi projesine adamıştır. Şu ana kadar kaydedilmiş dersler www.bayyinah.com/dream adresinden indirilebilir.


İslam Dünyasının Sempatik Sesi

Hüseyin Kurt

Numan Ali Han, ilk Türkiye ziyaretinde doğrusu büyük bir rağbet gördü. Sohbetin yapıldığı salon tıka basa doldu. Peki, insanlara farklı gelen, ona olan ilgiyi bu denli artıran unsur ne olabilir? Bunun ilk bakışta hemen akla gelen birkaç sebebi olabilir.

Bunlardan birincisi, Numan Ali iletişiminde kullandığı jest, mimik gibi enstrümanların tamamen Batı’nın benimsediği tarzda ve dilinin de İngilizce olması sebebiyle onların olaylara bakış perspektifini bilerek etkili bir empati mekanizması yakalayabilmesi, bizim İslam coğrafyasında etkili olarak iletemediğimiz kaideleri büyük kitlelere onların anlayacağı şekilde yalın ve mütevazı olarak servis etmesi ve ulaştırması; bu yönüyle de dünyaya ilahi çağrıyı iletmede ifade sıkıntısı çeken İslam dünyasının sempatik sesi olması söylenebilir.

İkincisi ise kendisinin kafalardaki kategorilere uymayan farklı bir alim olması, şöyle ki yaşamının çocukluk evresinden bu zamana kadar ailesinin çok ülke değiştirmesi sebebiyle hem Avrupa hem Asya ve Arap kültürün hem de Amerika gibi bir ülkenin hayat tarzı içinde İslam’ı tekrar keşfetmesi, yani kısacası günümüz gençliğinin karşılaştığı tüm zorluklara maruz kalıp, o dikenli yolları bizatihi tecrübe etmesi ve bunu sohbetlerine yansıtıp gençliği ne kadar iyi anladığını sık sık dile getiren ve bu yönüyle de gençliğin kalbine taht kuran bir yönü olduğu savunulabilir.

Nezaketini Bozmaz, Taviz Vermez

Şeyma Albayrak

Numan Ali Han, gerek üslubu gerekse tarzı ile çizgisinden asla şaşmayan, nezaketini bozmadan aynı zamanda da taviz vermeyen bir şahsiyet. Bu günümüzde maalesef çok zor bulunan bir özellik. İslam âlemi böyle şahsiyetlere deyim yerindeyse âdeta aç. Yaşadığımız fitne devri, kıyamet alametlerinin alenen görüldüğü şu zamanda, bir insanın Allah korusun ayağının kaymaması neredeyse imkansız. Zamanında naif sohbetler vererek yola çıkan fakat gün geçtikçe üslup ve çizgisinden uzaklaşan o kadar çok insan var ki.. Rabbim bu yoldaki hiçbir kulunun ayağını kaydırmasın. En büyük duamız budur..

Has Bir Üslûp!

Yakup Yabin

Numan Ali Han bence 21. yüzyıl derdini anlatmanın, hakkı ve sevgiliyi anlatmanın dilini kullanıyor. Günlük olayları İslamî bakış açısına öyle bir bağdaştırması var ki benim en çok hayran olduğum yanı. Toplum içinde açıklamakta zorlandığımız bazı konuları somutlaması harikulade. Bir konuşmasında kader ile ilgili soruları yanıtladığı bir video izlemiştim, artık hep o üslupla açıklamak geliyor içimden. Sadece Numan Ali Han’a has bir üslup. Bizim gençlik sevgiliyi çok seviyor fakat güncel lisan öyle karmaşık ki bu karmaşa içinde sevgiliyi hangi kelimelerle, hangi metodlarla anlatacağını pek kestiremiyor, işte Numan Ali Han bu durumdaki biz gençler için iyi bir öğretmen.


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.