Psikologlar “Bütün, kendisini oluşturan parçaların toplamından farklı bir şeydir” derler. Bunu kiraz için söylemedikleri kesin ama kiraz için söyleseler de bir şey değişmezdi. Ayrıca vatan için söyleseler de bir şey değişmezdi. Farklı farklı insanların bir araya gelmesiyle oluşan ama bütünde daha farklı bir şey olandır vatan.

Önce hurmayı düşündüm, sonra Kiyarüstemi’nin Kirazın Tadı filmini düşündüm. O filmin adını “hurmanın tadı” olarak değiştirmeyi de düşündüm. Elimde hurma tabağı ile 15 Temmuz gecesi televizyon karşısında kalakalmasaydım başka şeyler de düşünürdüm.

Bizde aile büyükleri umreden gelince yoğun bir telaş başlar. Torunlar, gelinler, kızlar eve toplanır ve misafir ağırlarlar. Aynı gün. Hemen. Misafirler, yolcuların dinlenmesini düşünemeyecek, ayrıntılara kafa yoramayacak, nazik olamayacak kadar özlem içindedirler. Umrecileri değil onların geldikleri yerleri özlemişlerdir. Bir koku, bir ilahi, bir anı, bir söz için mesafeleri aşıp gelirler. Oraları yâd etmek salavatı şerifelerle anmak için. Hemen gelirler. Ardı ardına gelirler. Hurma kâseleri, zemzem tepsileri, hediyeler, birbirine karışır. Karışsın. Âşıklar; karmaşaları, telaşeleri beraberlerinde sürüklemezler mi vuslat yerine. Ağır, sakin, mıy mıy kavuşan gördünüz mü hiç? Dünya telaşesinin ardına düştüğünüzde ‘ayrılık’, dünya telaşesini ardınız sıra sürüklediğinizde ‘vuslat’ gerçekleşmez mi?

Önce hacılar kavuşur Kâbe’ye. Sonra Kâbe’ye kavuşana kavuşuruz. Sonra kavuşanlara kavuşuruz. Eskiler gözlerini öpermiş hacıların Kâbe’yi gördüler diye. Avuçlarını koklarlarmış Hacerül Esved’i selamladılar diye. Nasıl ki Hacerül Esved ana vatanımızdan yani cennetten geliyorsa, onu öpen selamlayan da asıl vatanımızdan öz yurdumuzdan geliyor diye düşünürlermiş.

Biz de ailemizin yanına bu ‘kavuşma’ işini hakkıyla organize etmek için yolları dağları aşıp ulaştık. Önce evin temizliği, hacıların karşılanması, alışveriş, ev halkı, çoluk çocuğun paklığı, misafirleri hoş tutma… Bu ağırlama işlerinden vakit kalırsa yaşlıları ziyaret, cenazelere taziye, düğünlere hediye, sünnetlere takı gibi görevler için ekstra çaba… Tüm bu çabanın yorgunluğun tek bir sebebi vardır, herkesi hoşnut ederek Allah rızasına kavuşmak. Kavuşmak telaşsız olmaz demiştik.

Sonra. Misafirleri gönderir, herkesi uyutur, mutfaktaki son çay bardağını da yıkayıp elinde bir tabak hurma ile televizyonu açarsın. Eline aldığın ilk hurma boğazına durur ve başka bir telaş başlar yeniden…

Özenle uyuttuğun kişileri yeniden dürtersin, uyandırırsın. Kapıları tıklatırsın. Uzaktan gelmiş akrabalar yorgunlukla sıçrarlar yataklarından, küçük bebekler mırıldanıp arkalarını dönerek uyumaya devam ederler. Gençler telaşla çıkarlar dışarıya, halalar az önce kapadıkları Kuran-ı Kerimlerini telaşla açarlar. Tüm mahallenin ışıkları yanmakta, salalar okunmakta, kornalar çalmakta, telaş yeniden zirve yapmaktadır.

Umreden yeni gelmiş anne ve baba gözleri mahmur konarlar hemen seccadelerine. Selamı verdikten sonra anlatır yaşlı baba, gözlerinin yaşıyla…

“Umrecilere iftar sofralarını hazırlarken farklı ülkeden iki kişinin kavga ettiğini gördüm, hemen hocamıza haber verdim. Hocamız heybetli ve sert bir adamdı. Gitti kavga eden adamdan birini kucakladı aldı getirdi ve yanına oturttu. Böylece kavga sona erdi. Oradaki herkes hocamı işaret edip “Türkiye”, “Türkiye” diye alkışlamaya başladı, “Görüyor musun Türkiye’yi yine düzeni sağladı” anlamında konuşup gülüştüler. Kavgaya müdahale etmenin bir adı da Türkiye olmuş dünya Müslümanları arasında.”

Aklıma Sırpların Boşnak Müslümanlara “Türk” deyişi geldi. Bu coğrafyada Türkiye olmak, Türkiye kalabilmek “ölçü”nün diğer adıdır belki de. Diğer Müslüman ülkelerin hakikate ne kadar yakın, zulme ne kadar uzak olduklarını ölçmek için dönüp dönüp baktıkları bir nirengi noktasıdır belki de ülkemiz.

Kirazın Tadı filminde güzel bir replik vardır, intihar etmek üzere olan adama şöyle der yaşlı adam: “Kirazın tadını düşün”…

Kirazın tadını bir kez alan onu tekrar tatmak ister çünkü. Sadece tadı değil kokusu, rengi, şekli, çocukluk anıları içerisindeki yeri ile de kıymetlidir kiraz. Ama kiraza dair bütün özellikleri yan yana koysak yine de kirazı anlatmış sayılmayız. Psikologlar “Bütün, kendisini oluşturan parçaların toplamından farklı bir şeydir” derler. Bunu kiraz için söylemedikleri kesin ama kiraz için söyleseler de bir şey değişmezdi. Ayrıca vatan için söyleseler de bir şey değişmezdi. Farklı farklı insanların bir araya gelmesiyle oluşan ama bütünde daha farklı bir şey olandır vatan.

Tüm parçaların telaşı bir bütün olabilmek adınadır. Vuslat parçaların birbirine kavuşması değildir, parçaların ‘en değerli noktada’ birbirine kavuşmasıdır.

Bu değerli nokta bazen bir kiraz olur, bazen bir hurma, bazen bu dünyadaki yurdunuz, bazen Türkiye’niz, bazen de ebedi yurdun duvarından bir sıva gibi atıp dünyaya düşen siyah bir taş parçası olur.


Ayşegül Genç'ın Yazısı.