Ali Kuşçu`ya Vefa Borcu
Ali Kuşçu’nun, İstanbul’un boylamını, eskiden belirlenmiş olan 60 derecelik değeri düzeltip 59 derece, enlemini de 41 derece 14 dakika olarak tespit ettiği bilinmektedir. Fâtih Camii’nin bir minaresine yaptığı güneş saati günümüze kadar ulaşmıştır. Ali Kuşçu 15 Aralık 1474 İstanbul’da vefat eder ve Eyüp Sultan Hazinesi’ne defnedilir. Allah ondan razı olsun...
Ağustos ayında üstün yetenekli öğrencilerimle Ali Kuşçu’nun Eyüp Sultan haziresinde bulunan kabrini ziyaret etmek istedik. Ancak edindiğimiz bilgiye göre ziyaret için Türbeler Müdürlüğü’nden izin almak gerekiyormuş. Yaşadığımız enteresan telefon trafiğinden sonra Ali Kuşçu’nun kabrini İstanbul Türbeler eski müdürü Erman Güven Bey nezaretinde ziyaret ettik hamdolsun.
Hazireye girmeden evvel Erman Bey, Ali Kuşçu’nun mezar taşını okuyamadıklarını, bizim okuyup okuyamayacağımızı sordu. Ben de okumaya çalışacağımı, okuyamazsam okutmaya çalışacağımı söyledim. Bu cevabı verirken içimde kızgınlığı, sevinç ve heyecan ile birlikte yaşadım. Kızgınlığım koskoca Türbeler Müdürlüğü’nün düştüğü durumaydı. Sevinç ve heyecanımın sebebiyse bu işin fakire nasib olmasıydı. Ali Kuşçu’nun kabri başında dua ederken Ali Kuşçu’nun adeta bana serzenişte bulunduğunu hissettim. Osmanlı’ya gökbilimi getiren o büyük adam karşımda yatıyordu ve kim bilir kaç kişi bu büyük alimin burada metfun bulunduğunu biliyor, onu ziyaret ediyordu!?
Üzerinde çalışmak için mezar taşlarının fotoğrafını çektim. Başucundaki mezar taşı dursa da ayakucundaki mezar taşının sadece üst parçası vardı. Alt kısmı olduğu düşünülen parçanın yanına giderek onu da fotoğrafladım. 1900’lü yıllara kadar muhafaza edilen Ali Kuşçu’nun kabri ne yazık ki bir ara kaybolmuş. 1950’li yıllarda tevafuken bulunan Ali Kuşçu’nun mezar taşı tekrar yerine dikilmiş. Ali Kuşçu’nun torunları ne yazık ki mezarına bile sahip çıkamamış. Siz bu satırları okurken inşaallah mezar taşlarını okumuş olacağız ve vefa borcumuzu bir nebze de olsa ödemiş olacağız. Peki bahsettiğimiz bu büyük gökbilimci kimdir?
Ali Kuşçu’nun 15. yy. başlarında Semerkant’ta dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. Babası, Uluğ Bey’in doğancıbaşısı olduğu için “kuşçu” lakabıyla anılmıştır. Kendisi de büyük bir âlim olan ve âlimleri koruyan Uluğ Bey, Ali Kuşçu’ya babası vasıtasıyla ders verir. Dolayısıyla o, matematik ve astronomi alanındaki temel bilgileri Uluğ Bey, Kādîzâde-i Rûmî ve Gıyâseddin Cemşîd’den alır. Rivayete göre, bir türlü ilme doymayan Ali Kuşçu, Uluğ Bey ve Kādîzâde’den izin alamama endişesiyle gizlice Kirman’a gider. Orada birçok kitabın yanı sıra Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Tecrîdü’l-kelâm adlı eseriyle şerhini de okuma fırsatı bulur ve daha sonra Tûsî’nin eserini Şerhu’t-Tecrîd adıyla şerhederek Ebû Saîd Han’a takdim eder. Tekrar Uluğ Bey’in yanına döndüğünde ona Kirman’da kaleme aldığı Hallü Eşkâli’l-Kamer adlı risâlesini sunarak takdirini kazanır. Bundan sonra ilmini ilerletmek üzere Uluğ Bey tarafından Çin’e gönderilir ve dönüşünde dünyanın yüzölçümünü, ayrıca meridyeni hesaplar.
Uluğ Bey’in oğlu tarafından öldürülmesinden (1449) sonra koruyucusuz kalan Ali Kuşçu, Timurlular’ın sarayından ayrılarak Hacc maksadıyla Mekke’ye giderken Tebriz’e uğrar. Burada Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’dan büyük ilgi görür ve elçilik göreviyle Fâtih Sultan Mehmed’e gönderilir. İlmine hayran olan Fâtih’in ısrarı üzerine elçilik görevini tamamladıktan sonra İstanbul’a döner ve yol boyunca büyük törenlerle, armağanlarla karşılanır. Fâtih 1473’te Uzun Hasan üzerine yaptığı sefere birlikte götürdüğü Ali Kuşçu’yu dönüşte Ayasofya Medresesi’ne müderris tayin eder. Bu tayin İstanbul’da astronomi ve matematik alanındaki çalışmalara canlılık getirir, hatta Ali Kuşçu’nun derslerini ilim adamları dahi takip eder.
Ali Kuşçu’nun, İstanbul’un boylamını, eskiden belirlenmiş olan 60 derecelik değeri düzeltip 59 derece, enlemini de 41 derece 14 dakika olarak tespit ettiği bilinmektedir. Fâtih Camii’nin bir minaresine yaptığı güneş saati günümüze kadar ulaşmıştır. Ali Kuşçu 15 Aralık 1474 İstanbul’da vefat eder ve yukarıda bahsettiğim yere defnedilir. Allah ondan razı olsun...
Muaz Erdem'ın Yazısı.