Bilirsiniz; İslam mayası ile yoğrulmuş kültürümüzde; ölenin arkasından kötü konuşulmaz diye bir kaide vardır. Ölen, ardından iyi konuşulamayacak biri olsa dahi en azından sükut edilir. Çünkü onun hesabı artık Allah’ladır. Söyleyebileceklerimize cevap verebilecek, yanlışsa düzeltebilecek durumda olmadığı da bilindiğinden, mert bir hareket sayılmaz bu ayrıca.

Adamın biri elinde bıçakla camiye girmiş. “Ey cemaat! İçinizde Müslüman olan var mı?” diye bağırmış. Herkes suspus... Ancak yaşlı bir amca ayağa kalkarak “Ben varım” demiş. Bunun üzerine bıçaklı adam, amcanın koluna girip: “Bir dakika benimle dışarı gelir misin?” demiş ve beraberce camiden çıkmışlar. Biraz ötede bağlı bir koyunun yanına vardıklarında, bıçaklı adam: “Amca, bu kurbanı kesmeme yardımcı olur musun? İslami kurallara uygun keselim diye seni çağırdım” demiş. Amca adamın ricasını kırmamış ve koyunu kesmeye başlamış. Yaşlılık bu ya her taraf kan olduğu gibi amca “Evladım yoruldum. Camiye git, bize yardımcı olabilecek birini daha bul gel” demiş. Adam, elinde kanlı bıçağı ile tekrar camiye giderek bir daha bağırmış: “İçinizde başka bir Müslüman var mı?” Yaşlı amcayı götürüp kestiğini zanneden cemaatten hiç ses çıkmamış ama herkes dönüp imama bakmaya başlamış. İmamın cemaate cevabi tepkisi ise şu olmuş “Ne bakıyorsunuz?! İki rekat namaz kıldırdık diye Müslüman mı olduk?”

Geçtiğimiz günlerde çok meşhur bir Yeşilçam oyuncusu hayatını kaybetti. İsmini verme gereği hissetmiyorum. Bilirsiniz; İslam mayası ile yoğrulmuş kültürümüzde; ölenin arkasından kötü konuşulmaz diye bir kaide vardır. Ölen, ardından iyi konuşulamayacak biri olsa dahi en azından sükut edilir. Çünkü onun hesabı artık Allah’ladır. Söyleyebileceklerimize cevap verebilecek, yanlışsa düzeltebilecek durumda olmadığı da bilindiğinden, mert bir hareket sayılmaz bu ayrıca.

Söz konusu şahıs, İslami kimliğiyle “tanınmak” bir yana, dini bazı mevzulara da pek sıcak yaklaşmadığı “düşünülen” biri idi. Tanınmak ve düşünülen kelimelerini tırnak içine aldım dikkat ettiyseniz... Durumunun sübjektif olabilen algılar çerçevesinde bu şekilde değerlendirilmiş olabileceğini vurgulamak için. Çünkü itikadımca kişinin kalbinde olanı yalnız Allah bilir. Keza; nihai akıbetiyle ilgili hükmü de sadece o verebilir. Bu ikisini kendi üzerine alınanlar şirktedir.

İçinde bulunduğum İslami çevrelerden söz konusu şahsın ölümünün ardından beklentim... Yoktu! Yani konuyu es geçerler, en azından Müslüman ahlakına uygun olarak sükut ederler diye düşünmüştüm. Olmadı. Özellikle sosyal medyayı “Ateşin bol olsun, Cehennemin dibine kadar yolun var, Ateşler içinde yat...” gibi Müslüman ahlakıyla bağdaşmayan paylaşımlar kapladı. Bu tarz paylaşımlar yapanlara şu hadiseyi hatırlatmakta fayda gördüm: “...Resulüllah’ın (s.a.v.) yanından bir cenaze geçmişti. Allah Rasulü, ayağa kalktı. Bunun bir Yahudi cenazesi olduğu kendisine bildirildiğinde: “Bu da bir insan değil mi?” buyurdu.” (Müslim, Cenaiz, 78, Hadis no: 1596)

Sonra ne mi oldu? Mesela; adamın biri beni sırf bu paylaşımda bulunduğum ve kendisi gibi ölü sövücülüğünü cihat(!) olarak kabul etmediğim için kafir ilan ederek, Facebook arkadaş listesinden çıkardı. Yıkıldım tabi(!) Daha da tirajikomik olanı ise bunu yapmadan önce beni ve benim gibileri “Facebook arkadaş listesinden çıkarmayı ve engellemeyi zamanımızın cihadı olarak gördüğünü” açıklamış olmasıydı... Allah “like”ını bol etsin; bizi de irşad etmiş oldu...

Ha sonra ne oldu? Oğlu, babasının; zannedildiği gibi din düşmanı yahut ateist olmadığını ama dini duygularını kendine saklamayı tercih eden biri olduğunu açıkladı. İyi mi! En doğrusunu Allah bilir...

Neyse amacım kişileri savunmak veya eleştirmek değil. Bunları ise sadece örnek vakalar oldukları için zikretmek zorunda kalıyorum. Benim derdim anlayışlarla. Çoğunlukla da anlamayışlarla... Sorun şu ki İslami kesimde bazı şeyler çok yanlış anlaşılmış görünüyor. Namaza yapılan vurgu, ahlak ve edebi ilga ediyor sananlar var. Oysa namazlarımız bizi iyi Müslüman yapmaz. Bu; bizi, sadece; borcunu ödemiş bir Müslüman yapar. Bizi iyi Müslüman yapan ahlakımızdır. Ayette buyrulduğu gibi “Şüphesiz ki namaz, çirkin işlerden ve kötülüklerden alıkoyar.” (Ankebut 45) Alıkoymuyorsa zaten o kıldığımız namaz değildir.

Bu da bizi fıkradaki imamın sözüne getiriyor...


Sinan Özgenç'ın Yazısı.