Yahya Uyar

STK’larda yer alan gönüllüler “ben”lik halinden, egoizmin karanlıklarından çıkarak “biz” oluyor. Başkaları için hiçbir karşılık beklemeden fedakârlıklar yapabiliyor ve bunun için çaba harcıyor.

Vakıflar, dernekler, sivil toplum kuruluşları gibi yerler topluma ve çevreye yaptığı katkının yanında adeta insan yetiştirme merkezleridir.

Gönüllülerinin birçok alanda gelişmesine sebep olan bu kuruluşlar, toplumun önemli bir ihtiyacına merhem oluyor. Özellikle üniversite öğrencilerinin bu mecralarda öğrenim hayatı boyunca zaman geçirmeleri ikinci üniversitelerini okumaları anlamına geliyor bir anlamda. Sivil toplum çalışmalarında yer almanın gönüllülere katkısını saymak gerekirse öncelikle şunları sayabiliriz:

Özgüven Duygusu: STK’larda, projelerde aktif olan gönüllülerin özgüven duyguları zamanla gelişir. Buralarda yapılan konferanslarda, istişarelerde, okumalarda, ziyaretlerde kişi zamanla içine kapanıklığını yener ve cesaret kazanır, kendini daha rahat ifade eder.

Merhamet Duygusu: Yardım etmenin, muhtaca el uzatmanın gitgide azaldığı bir toplumda yaşıyoruz. Sivil toplum ve gönüllülük çalışmalarının içerisinde bulunan kişilerin merhamet duygusu zamanla artar. Merhamet ki dünyanın olmazsa olmazıdır.

Network / Çevre: Network, iletişim, irtibat, sosyal ağ çağında yaşıyoruz. Kimi tanıdığının çok önemli olduğu bu dünyada STK’lar aracılığıyla gönüllüler sosyal çevresini gün gün artırırlar. İnsanın insana şifa olduğunu anlarlar. Nitelikli insanlarla buluşmak ve onlarla dayanışma içinde olmak bu dünyayı daha iyi bir yer hâline getirmemiz için şart.

Organizasyon Becerisi: Belli bir düzeyde devamlı olarak STK’lara giden ve bu tarz topluluklarda yer alan bir gönüllünün kazanacağı en önemli niteliklerden birisi organizasyon kabiliyetidir. Kişi; birlikte iş yapma, ilişki yönetimi, organize becerileri gibi yanlarını geliştirir. Zamanla organizasyonları tertip eden bir konuma gelir.

Üslup: Birçoğumuz televizyon kültürünün çocuklarıyız. Yeterli derecede üslup ve nezakete sahip değiliz. Sivil toplum ilişkilerinde maddi çıkar gayesi olmadığı için kullanılan dil ince ve hassastır. Ayrıca buralarda özel, ince işçilikli, gönül merkezli, insanlığa şifa bir dil kullanılır. Bu ortamlarda bulunan gönüllüler konuşulan dilden nasibini alır ve zamanla kendindeki değişimi fark eder.

Yazmak ve Konuşmak: Dünya genelinde yapılan bir çalışmaya göre birçok gencin imla ve yazım hatası oldukça fazla. Şahsen ben de bu çalışmalarda yer almadan önce oldukça dikkatsiz ve kötü hatalar yapıyordum. Şimdilerde olabildiğince bu hataları azalttığımı düşünüyorum. Bir diğer mesele ise konuşmak. Toplum içerisinde kendini ifade etmekten çekinen, içindeki fısıltıları haykıramayan milyonlarca insan var. Sivil toplum kültürü bizi bu yönde de ciddi anlamda geliştiriyor. Bunu anlamak için birçok güzel konuşmacının hangi aşamalardan bugünlere geldiğine bakmak yeterli belki de.

Proje Yazmak ve Yönetmek: Proje çağında yaşıyoruz. Hayatımız bir proje olmuş gibi. Projesiz hiçbir döngünün olmadığı bir döneme doğru hızla ilerliyoruz. Kâr amacı gütmeyen projelerde aktif rol alan gönüllüler proje nasıl yazılır, nasıl yönetilir, detayları nelerdir gibi birçok konuyu yaşayarak öğreniyor. Proje yazmanın ve yönetmenin belki de en iyi yöntemi bu şekilde öğreniliyor. “Yaşayarak Öğrenmek” mühim.

Vazife Şuuru: Günümüz toplumunda insanlar hangi yaraya merhem olduğunu, hangi boşluğu doldurduğunu bilmek, hissetmek istiyor. Projelerde yahut topluluklarda alınan vazifelerle insan yaratılış gayesine bir adım daha yaklaşıyor. Buralarda alınan vazife insanı bir nevi hayata hazırlıyor. Gerek iş, gerekse evlilik hayatımızda olsun, gerek gençlik gerekse olgunluk dönemimizde olsun, insan buradan aldığı dersleri hayatı boyunca tatbik edebiliyor.

Birlik Ruhu: STK’larda yer alan gönüllüler “ben”lik halinden, egoizmin karanlıklarından çıkarak “biz” oluyor. Başkaları için hiçbir karşılık beklemeden fedakârlıklar yapabiliyor ve bunun için çaba harcıyor.

Hayatın sadece kendi etrafımızda dönmediğini görüyoruz buralarda. Dünyanın neresinde olursa olsun yapılan zulümler, haksızlıklar bizim derdimiz oluyor. Bizi büyütecek ve Allah’ın rızasına yaklaştıracak gayelerle kuşanıyoruz.

Hasılı dostum, hayatına anlam katacak sivil toplum okuluna, gönüllülük yolculuğuna başlamak için fazla geç kalma!


GENÇ'ın Yazısı.