Halil İbrahim Gürgenç

İlkokul ve ortaokulda okumayı sökmeye başladığım sıralarda okuduğum 16 sayfalık seri kitaplar ve sonraki zamanlarda öğretmenlerin ödev olarak verdiği dünya klasikleri haricinde okumaya dair pek bir tecrübem olmamıştı. Taki lise 3. Sınıfta edebiyat öğretmenimin Cemil Meriç’in Bu Ülke kitabını tavsiyesine kadar. Bu seviyedeki bir öğrencinin Cemil Meriç’i anlaması elbette kolay olmamıştı. Kitaba 5 sefer başlayıp her defasında pes etmiştim. 6. seferde ise büyük bir iştiyakla kitabın her cümlesini anlamaya çalışarak ve defalarca lügate müracaat ederek okumayı nihayete erdirebilmiştim.

Yabancı olduğum bir dünyayla tanışmıştım: Kitaplar. Zihnimde ise nitelikli kitap ve fikir olgusu bu kitap sayesinde oluşmuştu. Ardından Cemil Meriç’in Mağaradakiler ve Kültürden İrfana kitaplarıyla devam ettim. Onun sarsıcı üslubu ve kelimelere verdiği anlamın ağırlığını üzerimde hisseder olmuştum. Birçok paradigmam O’nun yüksek fikirlerinin rüzgarıyla kökünden sarsılmıştı ve bu kitaplar sayesinde haberim olmadan okumak sevgisi içimde belirmişti.

Cemil Meriç’le ilgili en iyi tanımı herhalde bizzat kendisi yapmıştır: “Kimim ben? Hayatını, Türk irfanına adayan münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi.” Zamanında anlı şanlı isimler türlü ideolojilerin peşinden koşarken O, hiçbir ideolojinin bizim ruh köklerimize uymadığını “İdeolojiler idrakimize giydirilen deli gömlekleridir.” sözüyle itiraf etmişti. Hayatı binlerce kitabın arasında geçmiş, aklının bütün köşeleri hınca hınç düşünceyle dolmuş, kudemaya layık olma gayretinde hakikati arayan bir entelektüel…

Bir seyahate çıkacakları zaman ev ahalisi yanına eşyalarını, Cemil Bey ise en az 2 bavul kitap alırmış. Okumaktan gözlerini kaybettiği 38 yaşından sonra ise talebeleri ve çocukları O’nun dinmek bilmeyen kitap isteği karşısında sabırla kendisine kitap okurlarmış. Onlar okumaktan yorulur fakat Cemil Meriç yorulmazmış. Necip Fazıl’ın O’nun bu dönemi ve genel çizgisiyle ilgili yorumu ise “İç gözleri daha iyi görsün diye dış gözlerini Allah’ın görmez hale getirdiği hakiki İslam münevveridir." şeklindedir.

Uluslararası Genç Derneği`nin Gençlik ve Spor Bakanlığı ile ortaklaşa düzenlediği Öncü YÜZ projesi kapsamında Cemil Meriç’in de anılacağını duyduğumda çok sevinmiştim. Proje kapsamında anılan diğer isimler; Sezai Karakoç, Nurettin Topçu ve Turgut Cansever idi. Projenin son halkası olan Cemil Meriç ile ilgili program 29-30 Ekim 2016 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirildi. Program boyunca Okur Dergisi Editörü Yusuf Temizcan “Cemil Meriç Bize Ne Anlatıyor?” , Yıldız Teknik Üniversitesi Araştırma Görevlisi Selim Tiryakiol “Kamus Namus Mudur?” , yazar Ercan Yıldırım “Bir Aydın Olarak Cemil Meriç” , eğitimci Gökhan Gökçek “Olympos Dağı’nın Çocukları” , eğitimci-yazar Salih Zeki Meriç “Cemil Meriç’in Ruh Portresi” , Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Kurul Üyesi Musa Şahin “Gençlik ve Namaz” , UGED Başkanı Süleyman Ragıp Yazıcılar “İçini Temizle, İşini Düzenle”, yazar Salih Yüztgenç “Bu Ülke’nin Çocukları” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdiler. Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu ile de Hacı Bayram huzurunda hasbihal edildi. Ulucanlar Cezaevi gezisi de program dahilinde idi.

Cemil Meriç’i tanımak ve anlamak için hazır bulunan 100’ü aşkın katılımcının istifade ettiği verimli bir konferanslar zinciri oldu. Ayrıca katılımcılara Cemil Meriç’in Işık Doğudan Gelir kitabı hediye edildi.

Böylesine güzel bir çalışmaya imza attıkları için Uluslararası Genç Derneği’ne, bu çalışmayı destekledikleri için Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ve değerli fikirlerini katılımcılarla paylaştıkları için programa iştirak eden konuşmacılara teşekkürlerimi arz ederim.

Büyük mütefekkirimiz Cemil Meriç’i rahmet ve minnetle yad ediyor, O’nu tanımış olmaktan ötürü kendimi bahtiyar hissediyorum. Der ki Yahya Kemal:

Tekrar mülâkî oluruz bezm-i ezelde

Evvel giden ahbâba selâm olsun erenler.





 


GENÇ'ın Yazısı.